Konu
:
Zeugma Antik Kenti Tarihi
Tekil Mesaj gösterimi
03-16-2010
#
1
Profil
-TheTveT*
Üye
Üyelik tarihi: Feb 2007
Yaş: 35
Mesajlar: 2.648
Üye No: 15
Seviye:
41 [
]
Canlılık: 0 / 1002
Çekicilik: 882 / 53115
Tecrübe: 10
Teşekkür
Teşekkürler: 0
0 Mesajina 0 Tesekkür Aldi
Rep
Rep Puanı : 1504
Rep Gücü : 36
İtibar :
Zeugma Antik Kenti Tarihi
Belkıs/Zeugma Antik Kenti
Gaziantep ili
Nizip İlçesi
Belkıs Köyü sınırları içerisinde Fırat Nehri'nin kıyısında yer alır. Yaklaşık 20 bin dönümlük bir arazi üzerine kurulmuş olan Belkıs/Zeugma Antik Kenti; Fırat'ın geçilebilir en sığ yerinde olması
askeri ve ticari bakımdan çok stratejik bir bölge olması nedeniyle tarihin her döneminde önemini korumuştur.80 bin nüfusu ile döneminin en büyük kentlerinden biri olan Belkıs/Zeugma
tarihin değişik dönemlerinde değişik isimlerle anılmıştır.
Büyük İskender’in generallerinden ve daha sonra Suriye Kralı da olan Selevkos Nikator kendi adıyla
Fırat nehrinin adını birleştirerek M.Ö.300 yılında burada Selevkos Euphrates ( Fırat’ın Silifkesi ) adında bir kent kurar. Daha sonraları M.Ö.1.yy.’da kent Roma hakimiyetine girer .Bu hakimiyet değişikliğiyle birlikte kentin adı da değişerek kö
pr
ü
geçit anlamına gelen ve bütün dünyada bilinen şekliyle “ Zeugma” adını alır. Roma İmparatorluğu’nun 4.Skitia Lejyon Garnizonu’nun burada konuşlandırılması ve ticaret sebebiyle kısa zamanda 80 bin nüfusa ulaşan Zeugma’da Fırat manzaralı yamaçlara villalar inşa edilir. 80 bin kişilik nüfus Zeugma’yı dünyanın en büyük kentlerinden biri haline getirir. Örneklemek gerekirse Zeugma
komşusu sayılan Antakya (Antiokheia) ile Mısır’daki İskenderiye’den ( Aleksandreia) ‘dan daha küçük
Atina (Athena) ile aynı büyüklükteydi. Pompei ve şimdi dev bir metropol olan Londra (Londinum) ‘dan ise birkaç kat büyüklükteydi.
Ünlü coğrafyacı Strabon da Zeugma’dan bahsetmektedir. Hellenistik dönemde Selevkos Nikator zamanında Zeugma’da önemli imar faaliyetleri yapıldığı bilinmektedir. Kentteki Akropolün üzerine kader tanrıçası Thyke’nin bir tapınağı yapılmıştır. Bu tapınak halen toprak altındadır. Zeugma Antik Kenti kendi şehir sikkesi de basmış Roma Kentlerinden biridir. Sikkeler üzerine bir tarafına Thyke tapınağı
diğer tarafına da güçlülüğü simgeleyen Roma Kartalı motifi basılmıştır.
Mozaikler
Fırat Nehri'nin Kralı AKHELOOS
Fırat’ın bolluk ve bereketi diğer bir Zeugma mozaiğine daha konu olmuştur. Fırat Nehri’nin kralı olan Akheloos’un başı yemişler ve meyveler saçan bereket boynuzuyla birlikte betimlenmiştir. Akheloos kanat biçiminde bıyıklıdır. Saçına çiçekler takılmış. Alın üstü çift bereket boynuzuyla taçlandırılmış. Fırat çevresinde yetişen üzüm
armut
incir
nar
yenidünya
ayçiçeği gibi meyvelerin resimleri bu mozaikte bereket boynuzu ve dallarla çevrilerek resmedilmiştir. Akheleoos Helen teogonisinde yer alan en eski çiftlerden olan Okeanos ile Tethys’in her biri ırmak tanrısı olan 3 bin oğlunun en büyüğüydü.Akheloos ise ilgili değişik efsaneler mevcuttur. Bu efsanelerden birine göre ; Aitolia’da Kalydon Kralı Oineus’un komşusu olan Akheloos
kralın kızı Deianeria’ya evlenme teklifi eder. Ancak ırmak tanrısı olarak Akheloos’un aaaamorfoz yeteneği vardı; istediği şekle girebilmekteydi.Kimi zaman boğa
kimi zaman ejderha vs. Olabiliyordu. Bu yetenek
böylesine rahatsız edici bir kocayla evlenmeyi düşünmeyen Deianeria’yı korkuttu. Herakles
Oineus’un sarayına kendini takdim edip kızı Deineria’ya evlenme teklif edince güzel kız da bu teklifi hemen kabul etti. Bununla birlikte Herakles
yerinin alınmasına kolay kolay razı olmayan Akheloos yüzünden kızı elde etmek için zorluk çekti. İki talip arasında kıyasıya bir çatışma oldu. Akheloos bütün yeteneklerini
Herakles de bütün gücünü kullandı.Mücadele sırasında Akheloos boğaya dönüştü.Herakles O’nun boynuzlarından birini kopardı.Bunun üzerine Akheloos kendini yenik sayarak teslim oldu.Deineria’yla evlenme hakkını Herakles’e bıraktı ama kırılan boynuzunu geri istedi. Herakles bu boynuza karşılıtk
Zeus’un sütannesi keçi Amaltheia’nın bol çiçekler ve meyvalar saçan
bir boynuzunu ona hediye etti. Bazı yazarlar bu harika boynuzun Akheloos’un kendi boynuçu olduğunu da ileri sürerler. Günümüzde Akheloos Irmağı Astropotamo adını taşımaktadır ve Patras Körfezi’nin girişinde Yunan Denizi’ne dökülür.
Kaynak:Mehmet ÖNAL (Arkeolog)
PERSEUS VE ANDROMEDE
Dedesi Akrisios’un zulmünden Zeus’un yardımıyla kaçmayı başaran Perseus ve annesi Danae
Seriphos Kralı Polydektes’in yanına sığındı. Genc ve kudreti dillere destan Perseus kısa zamanda Kralın öz oğlu gibi olurken
annesi Danae de Polydektes’in aklını başından almıştı ve Kral O’nunla evlenmek istiyordu.
Ancak Polydektes
Perseus’un gençliğinin verdiği aaa kanlılıkla bir aksilik yapacağını düşünüyor ve oğlu Perseus’u ortadan kaldırmak istiyordu.
Aradan epey bir zaman geçti. Kral memleketinin en tanınmış ve güzel kızlarından Hippodameia ile evleneceği haberini etrafa yaydı. Ve adete göre şenlikler sırasında herkes Krala hediye vermek durumundaydı. Perseus
Kral’ın hediye olarak ne istediğini sordu. Kral atlardan hoşlandığını söyledi. Perseus daha şerefli bir hediye sunmak istediğini ve O’na Medusa’nın başını getirebileceğini söyledi. Kral ilk anda bu teklifi yanıtsız bırakınca Perseus da her kes gibi hediye olarak bir at getirdi. Ancak Kral bu hediyeyi kabul etmedi.
-Madem bana söz verdin
Medusa’nın başını getirmelisin
dedi.
Amacı bu imkansız görevi vererek Perseus’u başından savmak ve gönlünü kaptırdığı genç annesi Danae’yi metres yapmaktı. Medusa gerçekten de yenilmez ve çok korkunç bir yaratıktı. Kocaman ve iğrenç suratında yassı bir burun ve iki geniş kulak
ağzında yaban domuzlarını andıran uzun dişler
yanık tenli alnının üzerinde saç yerine kıvrım kıvrım zehir saçan yılanlar vardı. Tunç kollarla mücehhez bu acuze kadının sesi vahşi hayvanları andırır
dehşet saçan gözlerine bakanlar hemen taş kesilirdi.
Perseus verdiği bu büyük sözü tutmak zorunda olduğunu anlayınca düşünceye daldı. Yanına gelen Hermes
Zeka tanrıçası Athena’nın yardımıyla bu işi başarabileceğini söyledi. Athena’dan aldığı cin fikirlerle ihtiyar Grai’lardan bir çift kanatlı sandal
bir heybe bir de başına takanı görünmez yapan eğreti saç almayı başardı.
Kanatlı sandalları iki ayağına bağlayan
kendisini görünmez yapan takma saçı başına takan ve heybeyi sırtına alan Perseus
Medusa’nın bulunduğu yere doğru yola çıktı. Üç iğrenç kız kardeşleri yani Gorgon’ları uyur halde buldu. Fani olan Medusa’ya yaklaştı. Kendisine bakıp taşlaştırmasın diye arkasını dönüp kılıcını Medusa’nın başına savurdu. Kopan kafasını heybesine koydu. Medusa’nın yere dökülen kanlarından kanatlı at Pegasus doğdu.
Perseus uçarak oradan uzaklaştı. Yolda heybeden damlayan Medusa’nın kanlarından
bugün dünyanın her tarafında görülen zehirli yılanlar doğdu.
Perseus akşamüzeri şark ülkesine doğru yaklaştığında yeni bir macera ile karşılaştı.
O’nun ulaştığı Memlekette Kepheus adında bir Kral hüküm sürüyordu. Kepheus’un karısı Kassiepeia gururuna kapılarak kendisinin Nereid’lerden daha güzel olduğunu düşündü. Kızlarının küçümsenmesine hiddetlenen Tanrı Posseidon Kepheus’un yurduna karşı konulmaz bir deniz canavarını musallat etti.
Tanrılara danışan Kral Kepheus
bu afetten kurtulmasının tek yolunun güzel kızı Andromede’yi bu deniz canavarına kurban etmek olduğunu öğrendi.
Perseus
Habeşistan’a geldiği zaman Andromede’yi koca bir kayaya bağlı olarak buldu. Olayın içyüzünü öğrendikten sonra bu dünyalar güzeli kıza aşık oldu. Tam o sırada korkun deniz canavarı ortaya çıktı. Kocaman ağzını kayalara bağlı olan Andromede’yi yutmak için açarak geldiği sırada Perseus bir ok gibi fırladı ve ucu demirli mızrağını canavarın göğsüne sapladı. Perseus Andromede’nin bağlarını çözdü. Babası Kral Kepheus’a götürerek evlenmek istediğini söyledi. Beladan kurtulan Kral da bu teklifi kabul etti. Muhteşem bir düğünle evlenen çift daha sonra Medusa’nın kesik başını da alarak Seriphos adasına doğru yola koyuldular.
Fakat Seriphos Kralı Polydektes
Perseus’un yokluğundan faydalanarak annesi Danae’ye sahip olmak istemiş
buna karşı koyan Danae de bir mabede sığınmak zorunda kalmıştı.
İşte tam bu sırada ve olanlardan habersiz Kral Polydektes’in huzuruna çıkan Perseus
Medusa’nın başını getirdiğini söyledi. Fakat kalbi kinle dolu olan Kral Polydektes
Perseus’a yalan söylediğini ve zaferinden şüphe ettiğini söyledi.
Kralın bu tavrına sinirlenen Perseus Medusa’nın başını heybeden çıkararak Kralâ uzattı. Polydektes Medusa’nın kesik başını görür görmez tahtının üzerinde taş kesildi.
ANTIOPE ve SATYROS Mozaiği
Antiope çok güzel bir kadındır. Antiope'nin dillere destan güzelliğini gören tanrıların tanrısı Zeus O'na aşık olur. Ve bir Satyros ( Dionysos dininde şarap içerek ayin eden erkeklere verilen isim ) kılığına girerek Antiope'ye yaklaşır. Antiope'nin gönlünü çalan Zeus 'un güzel kadından iki çocuğu olur. Ancak Zeus'un terketmesiyle güzel Antiope ortada kalır. Babasından korkup evden kaçan Antiopes daha sonra Sikyon Kralı Epopeus'la evlenir.
Zeugma Kazılarının kamuoyunun henüz gündemine girmediği 1992 yılında çıkarılan bu mozaikteki kadın figürü gizemli bakışları ile Zeugma'nın simgesi haline geldi.İlk çıktığı yıllarda kimliği konusunda kesin bir tanımlama yapılamayan bu mozaiğe figüründeki kadın resminin çingene kızlarını andırması nedeniyle çingene adı verildi.Ancak bazı kaynaklar mozaikteki asma figürlerine dikkat çekerek
çingene olarak tasvir edilen kadının yer tanrısı GAİA olduğunu ileri sürmekte. Gaia mitolojide
içinden tanrı soylarının çıktığı ilk element olarak kabul edilmektedir.Gaia
Hesiodos'un Theogonia'sında büyük bir rol oynamasına karşılık
Homeros'un poemlerinde hiç görülmez. Hesiodos'a göre Gaia
Khaos'tan hemen sonra ikince olarak doğmuş
O'nun hemen ardından da Eros (aşk) gelmiştir.Gaia
hiç bir erkek element yardımı olmaksızın
çevresini saran Gök'u (Ouranos) ve Dağlar'ı
deniz unsurunuun kişileştirilmiş erkek şekli olan Pontos'u doğurdu.Gök'ün doğuşundan sonra
Gaia O'nunla birleşti ve böylece sahip olduğu çocuklar
artık basit elemanter güç olmaktan çıkarak
tam anlamıyla birer tanrı oldular.Önce altı titan: Okeanos
Koios
Krios
Hyperion
İapetus ve Kronos ile altı titanid: Theia
Reia
Themis
Mnemosyne
Phoibe ve Tehys doğdular.Bunlar dişi tanrısal varlıklardır.Bu kuşağın en genci Kronos'tur. Ardından Kyklopslar geldi:yıldırıma
şimşeğe ve gök gürültüsüne hükmeden tanrısal varlıklardı bunlar.Adları:Arges
Steropes ve Brontes di.Ve nihayet Ouranos'un aşklarından Kottos
Briareus ve Gyges adlı yüz kollu
devasa
şiddet yanlısı varlıklar olan Hekatogkheir'ler doğdu.
BEREKET TANRISI DEMETER
Fırat ile ilgili tanrıları batı bitişiğinde kare sığ bir havuz içinde buğday başakları ve çiçeklerle taçlandırılmış
sol omuzu üzerinde bereket boynuzu olan Toprak ve ürün tanrısı olan Demeter büstünün olduğu mozaik yer alır. Burada mozaik ustası önce suyu Fırat Nehir tanrılarının olduğu havuzdan geçirip sonra bolluk ve bereket tanrıçası Demeter’in olduğu havuza ileterek Fırat’ın çevresine sundğu bolluk ve bereketi tasvir edip
ürün ve üretem denklemini kurmuştur. Ayrıca
Demeter büstü sırasıyla sekizgen kuşak
sekizgen dalga kuşağı
doksan derece döndürülerek iç içe geçirilen iki eşkenar dörtgen ve bu dörtgenlerin sekiz köşesi aralarında sekiz balta betimi bulunan bezeklerin merkezindedir. Sekiz sayısının geometrik bezeklerle verildiği bu kompozisyon köşeleri ışkın süren bitkisel bezekli kare içine yerleştirilen dairevi bir kuşakla çevrilir. Bu panodaki sekiz sayısı Demeter’in kızı Persophone ile ilişkili olmalıdır. Çünkü Zeus Persophone’nin yılın üçte ikisini (sekiz ay) yani çiçek açma ve meyve zamanını
annesi Demeter’in geri kalan üçte birini yani kışı da kocası Hades’in yanında geçirmesi kararlaştırmıştır. Demeter tapımında da (efsanesinde) Persephone’den ayrılmaz. Bu anne kıza “ilk tanrıça” da denir. Bu sebeplerle anne kız Belkıs/ Zeugma mozaiklerinde de birbirinden ayrılmamış olup
burada Persophone sekiz sayısı kuralına göre yerleştirilen geometrik bezeklerle temsil edilmiştir.
Kaynak:Mehmet ÖNAL (Arkeolog)
APHRODITHE 'İN (VENÜS)DOĞUŞU
Roma? Da eski İtalya?nın tanrıçası Venüs?le özdeşleştirilen aşk tanrıçası. Doğuşu konusunda iki farklı tradisyon vardır: bazen Zeus? La Dione? Nin kızı sayılır
bazen de Ouranos? Un kızı olarak kabul edilir. Buna göre
Ouranos? Un
Kronos tarafından kesilen cinsel organları denize düşmüş ve bu tanrıçayı (dalgalardan doğan kadın veya ?Tanrının tohumlarından doğan kadın?) halk etmiştir. Aphrodite
denizden çıkar çıkmaz
Zephyroslar tarafından önce Kythira? Ya
sonra da Kıbrıs kıyılarına götürüldü. Orada Mevsimler tarafından karşılandı
giydirildi
süslendi ve ölümsüzler alemine götürüldü. Lukianos? Un anlattığı efsanede ise
Aphrodite? Nin önce Nereus tarafından büyütüldüğü söylenir. Daha sonra Platon iki ayrı değişik Aphrodite tasavvur etti:Ouranos? Dan doğan saf aşk tanrıçası Aphrodite Oirania; ve Dione?nin kızı
sıradan aşk tanrıçası Aphrodite Pandemos. Ama bu
geç döneme ait felsefi bir yorum olup
tanrıçaya ilişkin çok eski mitoslara yabancıdır. Aphrodite? Nin çevresinde
tutarlı bir anlatı oluşturmayan
ama tanrıçanın arada devreye girdiği çeşitli epizotları inceleyen değişik efsaneler meydana gelmiştir. Aphrodite
Lemnoslu topal tanrı Hephaistos? La evlendirildi. Ama o
savaş tanrısı Ares? I seviyordu. Homeros
bir sabat Güneş tarafından nasıl yakalandıklarını ve maceranın nasıl Hephaistos? A bildirildiğini anlatır. Hephaistos; gizlice bir tuzak hazırlar: bu
yalnızca kendisinin çalıştıra bildiği sihirli bir ağdır. İki aşığın Aphrodite? Nin yatağında bir araya geldikleri bir gece
Hephaistos
ağı onların üzerine atar ve Olympos? Un bütün tanrılarını çağırır. Bu manzara onları çok büyük bir neşeye garkeder. Poseidon? Un ricası üzerine
Hephaistos ağı kaldırmaya razı olur
ama utanç içinde ki tanrıça Kıbrıs? A
Ares? De Trakya? Ya kaçarlar. Aphrodite? Nin aşklarından Eros ve Anteros
Deimos ve Phobos (Dehşet ve Korku)
Harmonia (daha sonraları Thebai? De Kadmos? Un karısı olmuştur) doğmuşlardır. Bazen
bu listeye bahçelerin koruyucusu Lampsakoslu tanrı Priapos? Da eklenir. Aphrodite bahçe tanrıçası olarak gösterilir; ama
bu daha çok Aphrodite? Nin İtalyan versiyonu olarak gösterilir. Aphrodite? Nin
aşkları Ares? Le sınırlı olarak kalmadı. Ağaca dönüşen Myra
Adonis? I dünyaya getirdiği zaman
Aphrodite olağanüstü güzellikteki bu çocuğu aldıve onu Persophane? Ye emanet etti. Ama
Persophane çocuğu geri vermek istemedi. Olay Zeus? Un hakemliğine sunuldu
Zeus
delikanlının üçte birini Persophane? Yle
yılın üçte birini Aphrodite? Le
geri kalan üçte birini de istediğiyle geçirmesine karar verdi. Ne var ki Adonis yılın üçte birini Persophane? Yle
yılın üçte ikisini Aphrodite? Le geçiriyordu. Çok geçmeden bir yaban domuzu tarafından yaralanan Adonis belki de Ares? In kıskançlığının kurbanı olarak öldü. Tanrıça
İda? Da Agkhises? E gönül verdi ve ondan iki oğlu oldu: Aineias ve bazı tradisyonlara göre
Lyrnos. Aphrodite? In
öfkeleri ve lanetleri ünlüydü. Ares? In aşkını kabul ettiği için Eos? U cezalandırmak amacıyla
onda Orinos? A karşı dayanılmaz bir aşk uyandırdı. Yine
kendisini onurlandırmadıkları için
bütün Lemnos? Lu kadınlara
kocalarını Trakyalı tutsak kadınların yanına kaçırtacak kadar tahammül bir arız ederek
onları cezalandırdı. Lenmnos? Lu kadınlar
adadaki bütün erkekleri öldürdüler ve bir kadınlar topluluğu kurdular: Argonautlar gelip onları bir çocuk sahibi yapana kadar sürdü bu. Aphrodite
Paphos? Ta Kinyras? ın kızlarını da
onları yabancılara fuhuş yapmaya zorlayarak
cezalandırdı. Aphrodite? In lütfu da daha az tehlikeli değildi. Bir gün
Nifak tanrıçası
Hera
Athena ve Aphrodite arasında en güzele karar vermek üzere ortaya bir elma koydu. Zeus
daha sonraları Paris adıyla tanınacak olan Aleksandros? Un üç tanrıçaya hakemlik etmesi için
Hermes? E
onları Traos? Daki İda dağına çıkarmasını emretti. Üç tanrıça Aleksandros? Un önünde tartışmaya başladılar.;güzellikleriyle övünüyor ona armağan vaat ediyorlardı. Hera
ona evrenin krallığını
Athena savaşta yenilmezliği
Aphrodite ise Heleneyle evlenmeyi vaat ediyordu. Sonunda Aleksandros Aphrodite ? I seçti. Böylece
Aphrodite
Troya savaşının başlamasına neden oldu. Bütün savaş boyunca
Troyalılar? Dan özellikle de tüm savaş boyunca Paris? Ten himayesini eksik etmedi:Paris Menelaos? La teke tek dövüştüğü ve neredeyse yenik düşeceği sırada
Paris? I tehlikeden kurtardı ve böylece savaşın yeniden genellik kazanmasına yol açtı. Daha sonra
Diomedes tarafından az daha öldürülecek olan Aineias? ı aynı şekilde korudu. Hata Diomedes
tanrıçayı yaraladı. Ne var ki Aphrodite? Nin koruması
Troya? Nın düşmesini ve Paris? In ölmesini önleyemedi. Bununla birlikte Aphrodite
Troyalılar soyunu devam muhafaza edebildi. Onun sayesindedir ki Aineias
babası Agkhises ve oğlu İulius ile birlikte ve Troya Penatlarını da taşıxxx
alevler içindeki şehirden kaçabildi ve yeni bir yurt kurabileceği bir toprak arayıp bulabildi. Aphrodite-Venüs? ün
Roma şehrinin koruyucu tanrıçası olarak kabul edilmesi bu yüzdendir. Venüs
ayrıca İulii ailesinin atası olarak kabul ediliyordu. Çünkü
İulii
İulius? Un ahfadındandı ve dolayısıyla tanrıçanın altsoyunu oluşturuyordu. Bu nedenledir ki
Sezar
ona Venüs Ana
Venüs Genitrix adıyla bir tapınak inşa ettirmiştir. Tanrıçanın en sevdiği hayvanlar güvercinlerdi. Arabasına güvercinler konulmuştu. Sevdiği bitkiler de gül ve nergisti.
DIONYSOS 'UN DÜĞÜNÜ
Tasvir panosundaki on figür soldan sağa doğru; Ayakta duran ve kase ile içki içen bir erkek figürü- oturur durumda ve elinde meşale tutan bir Menad – sağa doğru yürüyen ve kaldırdığı kollarıyla elinde tuttuğu nesnenin ne olduğu( mozaiğin bu bölümde tahrip olması nedeniyle) anlaşılamayan giyimli bir kadın figürü tahtta oturan giyimli bir kadın ile çıplak torsosu etrafında dalgalanan bol kumaş kütleleri ile tasvir edilmiş
başının etrafı hareli bir erkek figürü hahtın hemen yanında çıplak küçük bir çocuk figürü sola doğru yürüyen giyimli iki kadın figürü (ki
soldakinin başı tahrip olmuş
sağdaki daha sağlam ve elinde içinde eşyalar bulunan kapağı açık bir kutu tutmaktadır. ) en sağda ise iki elinde de bir tür flüt tutan bir kadın ile
arkasında vücudunun üst bölümü çıplak
dağınık saçlı ve sakallı bir erkek figürü yer almaktadır. Merkezdeki grubu oluşturan çifttin yanında bir “ Çocuk Eros”un bulunması bunlara yönelik bir armağan kutusu taşıyan sağdaki iki kadın ile
kollarının hareketinde Ariadne’nin başına koymak üzere olasılıkla bir defne çelengi uzattığını veya baht-kader ağını örmek üzere ip eğirdiğini düşündüğümüz soldaki kadının varlığı
sahnenin merkezindeki bu çiftin Dionysos ile Ariadne birlikteliğini
başka bir deyişle düğününü yansıttığını akla getirmektedir Dionysos’un Ariadne’yi Naxos adasında bulmasından sonra gerçekleştirilen şenlikli evlenme törenleri
Dionysos konulu kompozisyonlarda oldukça sık betimlendiğinden
buradaki sahneyi de Thiasos’ dan çok Dionysos ile Ariadne’nin düğünü olarak yorumlamak daha uygun olsa gerektir. Sol baştaki Menad
bu evlilikten hoşnut olmayan
Dionysos’u yitirmek üzere olmanın huzursuzluğu ve küskünlüğünü yaşayan bir sevgili durumundadır.
AŞK (EROS) VE RUH (PHYSKE)
Eros annesi Aphrodite gibi dünyaya güzellik ve neşe getirir
insanların gönüllerini aşk ateşi ile yakar
insanların mutluluklarını yada sonlarını hazırlardı. Sırtında bir çift kanadı vardı. Bu kanatlarla uçarak dünyayı dolaşır geçtiği yerlere çiçek kokuları saçardı. Eros'un elinde her zaman okları olurdu. Bu oklarla insanları kalplerinden vurur onları birbirlerine aşık ederdi. Ve bir gün kendiside bir güzele aşık oldu. Psykhe (Ruh) bir kralın üç kızının en güzeli idi. Gerçekten o kadar güzel
o kadar alımlıydı ki görenler onu Aphrodite sanıyorlar ona tapınıyorlardı. Aphrodite bir ölümlü ile karıştırılmaktan hiç hoşlanmamıştı. Bu yüzden bir gün oğlu Eros'u yanına çağırdı ve onu dünyanın en çirkin erkeğine aşık ederek cezalandırmasını istedi. Eros annesinin isteğini yerine getirmek için hemen yola koyuldu. Psykhe'yi bulduğunda
çok gururlu olan ve kimseye aşık olmamakla övünen bu genç kızı
dünyanın en çirkin
en kötü erkeğine aşık etmeye niyetliydi ancak kalbini nişan alarak oku atmak üzereyken Psykhe'nin güzelliği aklını başından aldı. Onu başkasına aşık etmek isterken kendisi aşık olmuştu. Psykhe'yi alıp sihirli bir saraya götürdü. Bu saray uyuyan bir ormanın ortasında kurulmuş
muhteşem fakat ıssız bir saraydı. Kanatlı güzel delikanlı gece karanlık düştükten sonra kendini göstermeden saraya giriyor ve sevdiği ile buluşuyordu. Sihirli sarayda bir insanın isteyebileceği her şey vardı. Fakat Psykhe'nin tek istediği kendisini deliler gibi seven bu delikanlının yüzünü görmekti. Fakat Eros bunu kabul etmiyordu
gece hep karanlıkta geliyor ve güneş doğmadan da gidiyordu
akşamları sarayda ateş yada mum yakılmasını yasaklamıştı. Psykhe ne kadar yalvrsa da fayda etmedi."Aşkımızın sırrını kalbinde taşıdığın sürece mutlu olacaksın" dedi Eros "Beni görmeyi aklından bile geçirme
kim olduğumu yada kimin oğlu olduğumu öğrenme
bilmeden tanımadan beni körü körüne sev..senden gizlenen şeyleri öğrenmeye çalışarak mutlu olma fırsatnı elinden kaçırma."Ve Psykhe de bunu kabul etmiş..Eros'u görmeden kim olduğunu bilmeden körü körüne sevmişti. Birlikte çok mutluydular ancak Psykhe'nin kızkardeşleri onların bu mutluluğunu kıskandılar...Bir gün kardeşlerini ziyarete geldiklerinde ona sevdiği delikanlının dünyanın en çirkin en iğrenç en vahşi görünüşlü adamı olduğunu söylediler. Eğer güzel bir delikenlı olsaydı
sevdiğinden yüzünü gizlemezdi
seni böyle ıssız bir sarayda tutmzdı dediler. Ve ona gece sevdiği gelmeden önce yanan bir lambanın üzerine vazoyu ters çevirip koymasını söylediler. Böylece Eros uyuduktan sonra vazoyu kaldırıp aydınlıkta onun yüzünü görebilecekti.Psykhe merakına engel olamayarak kardeşlerinin dediklerini yaptı. Yanan lambayı bir vazonun altına gizleyerek sevdiğini beklemeye başladı. Eros her şeyden habersiz saraya dönmüş
kendini sevdiği kadının kollarının arasına bırakmıştı. Kısa sürede uykuya daldı. Psykhe
Eros uyuyunca gürültü yapmadan yavaşça yataktan kalktı ve ters çevirdiği vazoyu alarak lambayı eline aldı
yatağa yaklaştığında gördükleri karşısında hayrete düştü. Çirkin ve iğrenç bir erkek görmeyi beklerken genç ve çok yakışıklı bir erkekle karşılaşmıştı. Eros'un yakışıklılığı dünyada ki başka hiç bir erkekle kıyaslanamadı. Yüzü tarif edilemeyecek kadar güzel bu delikalıyı görünce Psykhe'nin ona duyduğu aşk daha da arttı..Sevdiğini alnından öpmek için eğildiğinde
elindeki tabağı düz tutamadığından içinde fitil bulunan lambanın kızgın yağından bir damla Eros'un çıplak omuzuna damladı. Eros duyduğu acıyla sıçrayarak uyandı. Sevgilisinin kendisini dinlemeyip yüzünü görmek için ona oyun oynadığını anlayınca hemen kanatlarını açıp uçarak oradan uzaklaştı. Eros'un gitmesiyle Psykhe için yaptığı büyülü sarayda bozuldu. Psykhe üzüntüden ne yapacağını bilmez olmuştu. Hatası yüzünden dünyada her şeyden çok sevdiği kişiyi kaybetmenin acısıyla yollara düştü.Sevdiğini tekrar bulma ümidiyle tüm dünyayı dolaştı
sayısız yerler gezdi am bir türlü Eros'un izine rastlayamadı. Nihayet dolaşmaktan bitkin bir halde Aphrodite'in sarayının kapısını çaldı. Onun kendisine acıyıp oğlunun yerini söyleyebileceğini düşünmüştü
ancak Aphrodite ona yardım etmek bir yana onu bir köle olarak çalıştırmaya başladı. Zavallı Psykhe sevdiğine ulaşabilmek için buna da razı oldu ve tek kelime dahi etmeden kendisine emredilen her şeyi yaptı. Eros için her türlü acıya katlanmaya razı oldu. Nihayet bir gün Eros'un yanan omzu iyileşti ve kendisine bu kadar yürekten bağlı olan sevgilisinin kaderini değiştirmek için Olympos'a gitti. Zeus'un ayaklarına kapanıp Psykhe'nin kurtarılması ve kendisine eş olarak verilmesi için yalvardı. Zeus onun tüm isteklerini kabul ederek Hermes'e Psykhe'nin Olympos'a getirilmesini emretti.Psykhe
tanrılar katına getirildi ve orada hayatta her şeyden daha çok sevdiği erkekle evlenerek çok mutlu bir hayat sürdü.
FIRAT NEHRİ TANRISI EUPHRATES
Fırat Nehrinin tanrısı Euphrates Zeugma’da sekizgen sığ bir havuzun taban mozaiğine işlenmiştir. Bu mozaikte Euphrates bir divan üzerine hafi yatar vaziyettedir. Dirseğinin altındaki testiden fırat akmakta ve suyla buluşan topraktan yeşillikler fışkırmaktadır. Sol elinde bir dal tutar. Gövdesinin üstü çıplak . Ayak ucunda bir ağaç mevcuttur. Bu mozaik Belkıs/ Zeugma Mezarlıküstü mevkiinde 2000 yılında kurtarma kazısında Roma villasının havuzlu koridorunda Fırat Nehri tanrılarıyla birlikte gün ışığına çıkarılmıştır. Bu koridorda iki sığ havuz yer alır. Efsaneye göre Fırat Nehri’ne adını veren Euphrates’in Aksurtas adında bir oğlu vardı.Bu delikanlı bir gün annesinin yanında uyuyordu.Euphrates bir gün karısının yanında uyuyan öz oğlunu yabancı bir erkek zannederek öldürür.Euphrates sonra bu acı hatasını farkeder ve kendisini Medos ırmağına atarak ölür.O günden beri Medos ırmağının adı Euphrates (Fırat) olarak söylenir.
GALATEIA MOZAİĞİ
Etimolojik bakımdan süt beyazlığını çağrıştıran bu adı taşıyan iki kişi vardır efsanede. Birincisi
Nereus kızlarından biri ve bazı Sicilya halk efsanelerinde rol oynayan bir deniz kızı tanrıçasıdır. Sakin denizde yaşayan beyaz tenli genç kız Galateia? Ya canavar vücutlu Sicilyalı Kyklops Polyphemos vurgundu. Ama
genç kız bu aşka karşılık vermiyordu. Onun gönlü
bir Nympha ile tanrı Pan? ın olan Akis? Teydi. Bir gün Galateia sevgilisinin göğsünde dinlenirken
Polyphemos onları gördü. Akis
kaçmaya çalıştıysa da Kyklops kocaman bir kaya parçasını fırlatarak onu ezdi. Galateia
Akis? E annesi Nynmpha? Nın kimliğini vererek
onu suları berrak bir ırmak yaptı. Bazen Polyphemos? La Galateia? Nın aşklarından üç kahraman doğduğu söylenir.: sırasıyla Galatlar? A Keltler? E ve İllyrialılar? A adını veren Galas
Keltos ve İllyrius. Bu durumda
Galateia Efsanenin bir versiyonunda
Nereus kızıyla Polyphemos? Un aşklarının karşılıklı olduğu anlatılmış olabilir. Ama
bize bu konuda hiçbir tanıklık ulaşmamıştır. Öteki Galateia bir Giritli olup
Eurytios adlı birinin kızıdır. Bu Galateia
Phaistos şehrinde yaşayan ve iyi bir aileden gelmekle birlikte çok yoksul olan Lampros? La evliydi. Galateia? Nın hamile kaldığını öğrenen Lampros
ona yalnızca erkek çocuk istediğini söyledi. Eğer kız çocuğu doğurursa
Galateia çocuğu terk etmek zorunda kalacaktı. Lampros
dağra sürüsünü güderken
Galateia bir kız çocuğu dünyaya getirdi. Ama
onu terk etmeye gönlü razı olmadı. Kahinlerin öğüdü üzerine
Galateia
çocuğuna erkek giysileri giydirdi ve ona Leukippos adını taktı; olup bitenleri de Lampros? Dan sakladı. Ama
zaman geçtikçe Leukippos güzelleşti ve yalanı gizlemek imkansızlaştı. Galateia korkuya kapıldı ve Leto? Nun tapınağına giderek
tanrıçadan kızının cinsiyetini değiştirmesini istedi. Leto
Galateia? Nın yalvarmalarına dayanamayarak onun dilediğini kabul etti ve genç kız erkek oldu.
__________________
Forumun En ii Cs Cfg Sini İndirmek İçin Tıkla (:
TıkLa !
Bir Teşekkürü Cok Gormeyin (:
Why So SeriouS ?
-TheTveT*
Açık Profil bilgileri
-TheTveT* nickli üyeye özel mesaj gönderin
-TheTveT*´nin Web Sitesini ziyaret edin
-TheTveT* - Daha fazla Mesajını bul