Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-06-2010   #4
Profil
Üye
 
-TheTveT* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Yaş: 35
Mesajlar: 2.648
Üye No: 15

Seviye: 41 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Canlılık: 0 / 1002
Çekicilik: 882 / 53093
Tecrübe: 10

Teşekkür

Teşekkürler: 0
0 Mesajina 0 Tesekkür Aldi
Rep
Rep Puanı : 1504
Rep Gücü : 36
İtibar :
-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future
Standart

İdeal (Mükemmel)Bir Devletin Olup-Olamayacağı Konusundaki Görüşler:
-Sofistik Yaklaşım: Bu yaklaşımın temsilcileri,İlkçağ Yunan Düşünürlerinden olan Protagoras ve Gorgias’tır. Protagoras’a göre her şey,insana göre değişir.Bu nedenle,her kesin kabul edebileceği bir düzen olamaz.Gorgias da,varlığı kabul etmediği için;ideal bir devletin var olabileceğini kabul etmez.Çünkü varlık bilinemez,bilinse bile başkalarına anlatılamaz.Kısacası,ideali(mükemmeli)bilmek mümkün olmadığından,varlığı da mümkün değildir.
-Nihilist(Hiççi)Yaklaşım:Bu yaklaşım,temelde hiçbir değer tanımaz.Bu nedenle,otorite de kabul etmez.yani,İdeal düzeni imkansız sayar.Nietzsche ve Çernişevski nihilisttir.
19.yy.dan sonra özellikle Batı toplumlarında ortaya çıkan Sanayi İnkılabına bağlı olarak şekillenen ekonomik gelişme,yeni sosyal sınıfların ortaya çıkmasına yol açmıştır.Bu nedenle geleneksel sosyal sınıflar yıkılmıştır.Buna bağlı olarak bazı düşünürler,ideal düzenin olup-olamayacağını tartışmaya başlamıştır.
Söz konusu ideal düzen arayışları, 3 farklı yönde ortaya çıkıp gelişmiştir:
a)Hürriyete dayanan görüş: Burada hürriyet,bireyin en temel hakkı sayılır.Üretim,rekabet ve pazarlama buna bağlıdır.Bu noktada bireysel çıkarların tatmini,genel çıkarları gerçekleştirmiş olur.(:Liberalizm - A.Smith,J.S.Mill)
b)Eşitliğe dayanan görüş : Bu, ilk düşüncenin uygulamadaki olumsuzluklarına tepki olarak ortaya çıkmıştır.Üretim ve çabada değil,sadece paylaşımda eşitliğe dayanır(!).Başkalarıyla eşit haklara sahip olmak,bireyin en temel hakkı olarak kabul edilmiştir.Bunun gerçekleşmesi,üretim araçlarının çalışanlar sınıfının eline geçmesiyle mümkün olacaktır.(:Sosyalizm - S.Simon,L.Blanc,Proudhon,K.Marx)
c)Adalete dayanan görüş: İlk iki düşünceden tamamen farklı ve onlara karşı bir yaklaşımdır.Eşitsizlik,yoksulluk,işsizlik,baskı gibi sosyal sorunların sadece uygun ve sağlıklı bir şekilde işleyen adalet sayesinde çözüleceğini kabul eder.Eşitliğin,paylaşımın,hürriyetin sınırı ancak yasalarla belirlenip güvence altına alınabilir.Gerçekte adalet;hürriyet ve eşitliği belirleyip koruyan,aynı zamanda da kapsayan bir prensiptir.Gerçek adalet;bu
(*)Günümüzde modern hukuk sistemlerini üst düzeyde kurmuş olan toplumlar,bu ilkeleri başarılı ve ölçülü bir biçimde uygulamayı amaçlamaktadır.Bunlar aynı zamanda;ideal düzeni belirleyen ölçütlerdir.
Siyaset Felsefesinde ideal devlet arayışında;fikir olarak aşırıya kaçmış ve bu yönüyle de gerçekleşme şansı hiçbir yerde ve dönemde bulamamış düşünceler de ortaya atılmıştır.Bu anlatımları birazda edebi bir tarzla ifade eden eserlere Edebiyat’ta ve Felsefe’de; Ütopya (:Yok Ülke) adı verilmiştir.Bu nedenle sadece yazı üzerinde kalmışlardır.
Ütopyalar;içerdikleri fikirlerin iyimser ya da kötümser oluşlarına göre;istenilen(Olumlu) ve Korku(Ters) Ütopyaları olarak 2 kategoride değerlendirilmiştir.
a)İstenilen (Olumlu) Ütopyalar : İçerdikleri fikirlere bakıldığında;anlatılan yaşantıların,en üst düzeyde mükemmel ve yöneten-yönetilen ilişkilerinin son derece olumlu ve sorunsuz olduğu iddiası veya beklentisine dayanır.Bu eserlerde daha çok,gelecekte ulaşılacak görünümlerden söz edilmektedir.Oysa hala hiçbiri geçmişte ve günümüzde gerçekleşme şansı bulamamıştır.Bulma ihtimali de son derece zayıftır.



Başlıca Olumlu Ütopyalar:
- ‘’Devlet’’ (Politeia) - Platon
-‘’Politika’’ (İl Prince) -Aristo
-‘’Ütopya’’ (Ütopia) -Thomas Morus
-‘’Güneş Ülkesi’’ (Civitas Salis) - Tommaso Campenella
-‘’Erdemli Devlet’’ (El-Medinetü’l-Fazıla) - Ebu Hamid Muhammed el Farabi

Olumsuz Ütopyalar (Korku Ütopyaları) :
Bunlarda ortaya atılan iddialara göre ise; geçmişte veya bugün olmasa da; gelecekte insanlığı son derece olumsuz şartların beklediği, sosyal düzen, sistem diye bir şey kalmayacağı, yöneten-yönetilen ilişkilerinin en ileri düzeyde bozulacağı, korku ve şiddetin ortama egemen olacağı, insanlığın, gittikçe artan savaşlarla kıyametinin geleceği ifade edilmektedir.
İçerik diğerindekinin tam zıddı görünümde olmasına rağmen,korku ütopyalarının da gerçekleşme şansı olmadığı gibi,gelecek için de böyle bir iddiada bulunmak zordur.En azından,gereksizdir.
Başlıca Korku Ütopyaları :
‘’Yeni Dünya’’ (Nova Atlantis) – Aldous Huxley
‘’1984’’ – George Orwell

Birey – Devlet İlişkisi :
Siyaset Felsefesi’nin;Karmaşa ve düzen probleminden sonraki ikinci önemli sorunu olmuştur.Bu konuda incelenen sorun;birey-devlet etkileşiminin genel nitelikleridir.
Tarihin verilerine bakıldığında,bunun çok yönlü olarak ortaya çıktığı görülmektedir.Bazen tek taraflı güç dengesizliğinden kaynaklanan olumsuzluklar,bazen de az-çok bir dengenin sağlanmış olduğu gözlenir.Fakat tüm çağların ortak özelliğine bakıldığında;bu etkileşimin sadece bir ‘’boyun eğdiren-boyun eğen ilişkisi’’ olmadığı görülebilir.Çünkü tüm çağlarda,toplumda bir haklar ve görevler sorunu az-çok hep gündemde olmuştur.
Günümüz modern hukuk devletlerinde bu sorun biraz daha ileri düzeyde çözülmüş görünmektedir.Artık hak ve hürriyetler, bireyin ya da yöneticilerin kişisel iradeleriyle değil,yasal ölçütlerle belirlenip güvence altına alınmaya başlanmıştır.Günümüz anlayışına göre artık devletler,bu beklentinin sınırını belirleyip bunu koruma amacı taşımaktadır.Bu rasyonel-yasal egemenlik sistemlerinde yöneticiler,halkın ortak iradesiyle belli süreler için seçilip işbaşına getirilmektedir.Artık toplumsal irade,bireysel iradelerden daha üstün kabul edilmeye başlanmıştır.
Birey de devlet de artık birbiri için feda edilmeye çalışılmamaktadır.
Bu konuda yazılmış başlıca eserler :
-Kutadgu Bilig : Yazarı 11.yy. Türk yazarlarından Yusuf Has Hacib’tir.’’Mutluluk Veren Kitap’’ demektir.Eserde daha çok yöneticiye öneriler ağırlıktadır. Bilgi,yetenek,hoşgörü ve disiplinin; yönetim uygulamalarında başarıyı artırıcı önemli etmenler olduğu vurgulanmaktadır.Bu tarz hareket;yazara göre Kutlu Kut olmayla eşdeğerdir ve her iki dünya mutluluğu için gereklidir.Bu şartlar oluştuğunda birey devlet ilişkisi bir zorlama olmaktan çıkacak ve karşılıklı saygı ve anlayış;bireyleri ve yöneticileri daha uyumlu hale getirecektir.Mutlu devletin şartı budur.
- Gerçek Demokrasi Dünyası : C.B.Macpherson tarafından yazılmıştır.Eserde o güne kadar ortaya çıkan demokratik rejimler incelenmiştir.Bunların olumlu yönlerinin seçilerek mükemmel bir sisteme nasıl ulaşılabileceği anlatılmaktadır.Yazara göre demokratik sistemler,kişisel hak ve hürriyetlere en üst düzeyde değer verdiği sürece ideal bir sistem haline gelebilir.
— Kanunların Ruhu: Charles Monthesquieu eserde; dünya üzerinde ortaya çıkmış olan rejim tiplerini incelemiştir. İstibdat(Tiranlık),Monarşi(Mutlakıyet) ve Cumhuriyet ve bunun değişim geçirmiş biçimi olan Demokrasi tarzlarından söz eder. Cumhuriyet; halk egemenliğine dayanınca Demokrasi, soylu bir zümre egemenliğine dayanınca ise Aristokrasi oluyor. Cumhuriyet siyasal erdeme, Monarşi şan ve şerefe, İstibdat ise korkuya dayanır. İstibdat ve Monarşilerde tek elde toplanmış olan yönetimsel güçler, Demokrasilerde ayrı kurumlara paylaştırılmıştır. O’na göre hiçbir güç sonsuz ve sınırsız değildir. Gücün düzeyini de sınırını da yasalar belirlemelidir.
-TheTveT* is offline -TheTveT* isimli üyenin yazdığı bu Mesajı değerlendirin.   Alıntı ile Cevapla