Tekil Mesaj gösterimi
Alt 04-06-2010   #5
Profil
Üye
 
-TheTveT* - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
 
Üyelik tarihi: Feb 2007
Yaş: 35
Mesajlar: 2.648
Üye No: 15

Seviye: 41 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Canlılık: 0 / 1002
Çekicilik: 882 / 53093
Tecrübe: 10

Teşekkür

Teşekkürler: 0
0 Mesajina 0 Tesekkür Aldi
Rep
Rep Puanı : 1504
Rep Gücü : 36
İtibar :
-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future-TheTveT* has a brilliant future
Standart

ÜNİTE 7 - ESTETİK (SANAT FELSEFESİ)
A-Estetik’in Konusu: Yunancada ‘’aisthesis’’kavramından gelir. Hissedilir algı demektir. Estetik’in bağımsız bir alan oluşu, A.G.Baumgarten’inAesthetica adlı eseriyle başlar. O’na göre, Estetik; duyusal olmayan soyut bilgiyi inceler. Bu bilgi sadece sanattaki güzelliği değil, tabiattaki güzelliği de kapsar. Bu nedenle Estetik, Güzellik Felsefesi anlamındadır.
Felsefe Açısından Sanat: Bu konuda ortaya çıkan ilk soru, Sanat eserinin nasıl ortaya çıktığı ile ilgilidir. Bunu açıklamaya yönelik olarak, birbirinden farklı 3 yaklaşım ortaya çıkmıştır:
Taklit Olarak Sanat: Bu yaklaşıma göre Sanat, Sanatçının dış dünyada gördüklerinin benzerlerini oluşturmaya çalışması, yani bir taklit olarak kabul edilmiştir. Bu görüş, Platon’un Mimesis(yansıtma) kavramına dayanır. Platon’a göre gerçek dünya,’’İdealar Dünyası’’dır. İçinde yaşadığımız’’Fenomen(görüntü)ler Dünyası’’İdealar Dünyasının bir gölgesidir. Sanatçı, eserini bu ikinci derecedeki dünyanın objelerini taklit ederek meydana getirir. Sanat türleri, kullanılan araçlara göre şekillenir.Resim,heykel, müzik,şiir.. gibi. Bu nedenle sanat eseri, aslına en uygun biçimde benzediği ölçüde güzeldir. Blaise Pascal’ın dediği gibi,’’Asıllarına hayran olmadığımız şeylerin, taklitlerine de hayran olamayız.’’
Yaratma Olarak Sanat: Bu teoriye göre sanat, mükemmeli arayan bir etkinliktir. Doğada gerçekte mükemmellik olmadığı halde, sanatçının yeteneği ve hayal gücü onu mükemmelleştirebilmektedir. Benedetto Croce’a göre bu üretme, sanatçının izlenimleriyle başlar. Sanatçı, bu hammaddeyi sınıflandırıp birleştirir. Sonra da ruhunda oluşan soyut duygunun etkisiyle, estetik haz uyandıracak bir esere dönüştürür. Sanatçının bu anlık duygusu yeniden tekrarlanamayacağı için, gerçek sanat eserlerinin tekrarı da imkânsızdır. Bu nedenle, gerçek sanat eserleri orijinal, tek ve tekrar edilemez’dir.
Oyun Olarak Sanat: Sanat ile oyun arasındaki benzerlikten hareket eden bir yaklaşımdır. Her ikisinde de kişisel fayda düşünülmediği için; insanı günlük sıkıntı, korku ve baskılardan kurtaran tam hürriyet sağlayıcı bir etkinlik olarak görülür. Franz Schiller’e göre, insan, oynadığı ölçüde tam insandır. Hürriyete gerçek anlamda ulaşması, rolünü tam olarak oynayabilmesine bağlıdır. Oyun; kişiyi, insan olabilme sürecinde en üst düzeye taşır. Gerçek sanatçı, her türlü madde ve biçimle oynar. Bu çaba onun tüm ruhsal faaliyetlerinde etkilidir.
Felsefe Açısından Sanat Eseri: Meydana gelişi ve tanımı ne olursa olsun; estetik açıdan incelenebilecek bir sanat eseri her zaman vardır. Sanatçı orijinal(özgün) eserler verebilen özel bir kişi olduğu için zanaatkârdan farklıdır. Arnauld Malraux’ya göre;’’Sanatçı biçim üretir, Zanaatkâr ise mevcut biçimleri(form) çoğaltır’’Sanatçı formu tekrarlayamayacağı gibi, zanaatkâr da form oluşturamaz. Felsefi açıdan sanat eseri, sanatçının bir giysisi değil, içsel dünyasının dışa vurumudur. Sanatçı formlarla düşünür ve ifade eder. Henry Focillon’a göre ise Madde-form ilişkisinde önemli olan maddedir ve madde, düşlerin aktarma aracıdır. Maddeye hayat veren, düşlerdir. Bu nedenle O’na göre gerçek sanat eseri, maddeye ve özellikle estetik bir forma dönüşebildiği ölçüde önem kazanır. Sanat eserlerinde biçim anlayışları toplumlara ve çağlara göre değişebilir. Bu konuda bir genellik ve standart yoktur.
Sanatçı-Sanat Eseri Bağıntısı: Sanat eserinin türü ne olursa olsun, bu madde-form ilişkisinde asıl faktör sanatçıdır. Sanatçı özel ve farklı bir ruh haliyle maddesini okur ve onu kendince işler. Objedeki estetik yönü fark edip onu ifade edebilen kişi, estetik süje’ye dönüşür. Sanat eseri ile sanatçı arasındaki bu özel durum, acaba kişi ruhunda canlanan bazı özel duygu ve heyecanlarla açıklanabilir mi? Buna ‘’evet’’ diye cevap verenler, sanatı kişini içsel dünyasının bir yansıması olarak görmüştür. Bu nedenle de, sanatta asıl incelenmesi gereken unsurun sanatçılar olması gerektiğini savunmuştur. Fakat diğer taraftan, sanatta estetik objenin yani modelin etkisini dikkate almak gerektiğini savunanlar da var. Çünkü ancak estetik birikim içeren bir obje estetik heyecan uyandırabilir. O zaman, estetik obje nedir? Estetik açıdan sanat eserine dönüşebilen canlı-cansız her türlü varlık ya da doğa parçası estetik obje olabilir. Burada asıl önemli olan, güzel diye nitelenebilecek bir eser vermede sanatçıyı etkileyecek özellik içermesidir.
Estetik’in Temel Problemleri:
Güzellik Problemi: Burada cevabı aranan soru, Güzel’in ne olduğudur. Felsefe Tarihinde bu türden bir soruyu ilk defa Platon sormuş olarak kabul ediliyor.O’na göre Güzellik; mutlak ve değişmez bir İdea(düşünce)’dır. Gördüğümüz ve güzel olarak nitelediğimiz her nesne, İdeasından aldığı pay ölçüsünde güzeldir. Yani orada asıl güzel; İdea’dır ve nesneye güzelliği o vermiştir. Gerçek bir eser vermek isteyen sanatçı, gözünü güzellik ideasından ayırmamalıdır.
Bu konu Aristo tarafından da irdelenmiş ve O’na göre Güzellik, matematiksel bir düzen(ordre) olarak kabul edilmiştir. Aristo’ya göre güzellik; bir orantı ve sınırlılıktır. Büyük nesnelere, dağlara muhteşem denebilir fakat güzel denemez.
Plotinos’a göre ise güzellik, Tanrısal Akıl (Nous)’ın evrende yansımasıdır. Bu yönüyle hrıstiyanlık düşüncesi içinde ortaya çıkan yeni bir Platon gibidir. Hegel’e göre ise güzellik, Mutlak Ruh’un (Geist) nesnelerde belirmesidir.
Bu görüşlerden de anlaşılıyor ki; tabiattaki güzellik ile sanattaki güzellik birbirinden farklıdır. Çünkü çirkin bir doğa nesnesi başarılı bir sanatçının elinde, hayranlıkla izlenen güzel bir sanat eserine dönüşebilir.(Aristo). İnsanın doğadaki güzelliği fark edebilmesi, estetik duyarlılık kazanabilmesine bağlıdır. Ressam Delacroix’ya göre dağları güzelleşmesi; bizim romantik oluşumuzdan sonra fark edilebilir.
Güzelliğin; Doğrululuk, İyilik ve Yücelik ile İlişkisi:
Güzellik-Doğruluk İlişkisi: Bazı düşünürler bu ikisini aynı şey olarak görmüştür. Platon’a göre güzellik varlığın özü (eidos)’dür. Bu, aynı zamanda varlığın doğruluğu veya gerçekliğidir. Varlığın gerçekliği, güzellik ile kendini gösterir. Alman filozof İ.Kant ise bu ikisinin birbiriyle ilgisi olmadığını savunmuştur. O’na göre güzellik bir kavram olmayıp, sadece haz unsurudur. Bu nedenle güzelliğin mantıklılık ve gerçeklikle ilgisi yoktur. Sadece haz alınan bir görüntü güzeldir.
Güzellik-İyilik İlişkisi: Platon, aynı zamanda güzel ile iyiyi de aynı şeyler olarak görmüştür. O’na göre güzel olan iyi, iyi olanlar da güzeldir. Böyle görüş ortaya atma nedeni, oluşturmaya çalıştığı mükemmel insan tipini belirlemektir. Bu nedenle güzel, Ahlak’ın hizmetindedir.
Güzel ile İyi’yi farklı şeyler olarak gören, Kant’tır. Burada farklılığı belirleyen; hoşlanma düzeyleridir. Ona göre Güzelden hoşlanma duyusal, İyiden hoşlanma ise zihinsel bir duygudur. Güzelden hoşlanma direkt bir duygu iken, iyi ise anlaşıldığında fark edilir. Güzel’de serbestlik hayal gücünü akla uygun hale getirmeye çalışmak iken, İyi’de kişisel iradenin serbestliğidir. Güzellik kişisel bir duygu olan beğeniye dayanırken, İyi; herkeste aynı olan genel bir duygudur. Bu benzerliklere dayanarak İyi, çoğu zaman ahlaki kavramlara bağlanır… Kibirli, mütevazı, gibi…
Güzellik-Yücelik İlişkisi: Bu ikisi arasında da bir ilişki olduğuna inanılmıştır. Farklı olduklarını ise ilk defa Aristo söylemiştir. O’na göre, hayal gücünün sınırlarını zorlayan uçsuz-bucaksız objelere güzel değil, yüce denebilir. (Matematiksel bağlantı zorunluluğundan dolayı). Bunları Kant da farklı sayar. O da güzellik duygusunu sınırlı objelerin, yücelik duygusunu ise sınırsız objelerin verdiğini söyler. Yüce, matematik ve dinamiktir.
B- Estetik’in Temel Soruları:
1-Estetik Yargıların Yapısı: Herhangi bir nesne veya olay hakkında ‘’Güzeldir’’ şeklindeki ifadelere estetik yargılar denir. Bunlar bilimsel yargılardan farklıdır. Bilimsel yargılar, her insanda aynı şekilde görülen genel-geçer ve objektif(nesnel) yargılardır. Oysa estetik yargılar, onu algılayanda haz oluşturduğu zaman ortaya çıkan sübjektif(öznel) yargılardır.
Bu nedenle estetik yargılar, beğeni duygusuna dayanır. Bilimsel yargıları veren zihin, estetik yargıları veren de beğeni’dir.(Hayranlık) Kısacası, bilimsel yargılar genel-geçer ve ortak, estetik yargılar ise kişiden kişiye değişen özelliktedir. Beğeni duygusunun farklılığı, farklı estetik yargıların oluşmasına sebep olur. Bu konudaki bireysel farklılaşma, eğitim yoluyla kısmen azaltılabilir fakat tamamen ortadan kaldırılamaz.
2-Ortak Estetik Yargıların Olup-Olmadığı:
a) Ortak Estetik Yargıların Varlığını Kabul Edenler: Bu konudaki en belirgin görüş Kant’a aittir. Ona göre insan, bir şeye ‘’güzel’’derken duygularına dayansa da, başka türlü bir yargı oluşturmaya çalışmaz. Çünkü estetik yargılar herkes için ortaktır. Estetik yargılar deney ve tecrübeye değil (Aposteriori), yaradılışa dayanır (Apriori). Bu nedenle estetik yargılar, bilimsel yargılar kadar zorunlu ve geneldir. Fakat estetik yargılar örnek zorunluluğu, bilimsel yargılar ise mutlak zorunluluğu ifade eder.
b) Ortak Estetik Yargıların Varlığını Reddedenler: Bu konuda düşünen filozofların en önemlilerinden olan Benedetto Croce, sezgi ile ifadenin aynı şey olduğunu söyler. Bunlar sanatçı ruhunda oluşan anlık estetik yaşantının bir yansımasıdır. Estetik obje karşısında yargıda bulunan estetik süje bunu hissedebilir, fakat tanımlayamaz. Paul Klee’nin deyişiyle sezgi, tanımlanamaz bir sır olarak kalır. Sanat eseri her haliyle başarılı bir ifadedir. Başarılı olmazsa zaten ifade sayılamaz. Çirkin, başarısız bir ifadedir. Bu nedenle sanat eserleri karşısında herkesin paylaşacağı ortak ve genel-geçer bir estetik yargı asla mümkün değildir.
-TheTveT* is offline -TheTveT* isimli üyenin yazdığı bu Mesajı değerlendirin.   Alıntı ile Cevapla