![]() |
#1 |
![]()
Akşehir Kaymakamı Ladikli Ahmed Ağa'ya:
- Ahmed Ağa, demiş siz hep görüşüyorsunuz, bir de bana göster Hızır Aleyhisselâmı!.. Ahmed Ağa, Kaymakamın talebine yuvarlak çerçeveli bir cevap vermiş: - Oğlum, nasibse görürsünüz inşallah! demiş. Ahmed Ağa'nın hayranlarından olan Kaymakam, bir Ramazan günü, iftara yakın, iftar sofrasına oturmuşlar, ailecek iftar topunu bekliyorlar... Kaymakam sigara tiryakisiymiş. Kaymakam tiryakiliğin verdiği ruh haliyetiyle beklerken, kapısı üç kez çalınmış. Çıkmış bakmış Kaymakam, kapıda bir adam: -Biseciii! Bise alırmısınız efendiii? Arkasında da bir deve, geviş getiriyor geve geve. Ne desin Kaymakam? - Ne bisesi be adam? Biseyi ne yapayım ben? - Peki efendi kızma! Bizden sorması, sanki ısmarlamış gibiydiniz de... Hadi iftar-ı şerifler hayrolsun! demiş, çekmiş devesinin yularını: - Biseciii! Bise alan, katran alan... Kaymakam kapıyı kapatıp da sofraya dönerken, mırıldanıp kendi kendine içinden: Allah Allaaah! Bu saatte bise mi satılır be adam? Mübarek iftar vakti... Fesûbhanallah! çekmiş. Bir müddet sonra tekrar Ladik'e gittiği zaman: - Aşk olsun Ahmed Ağa, bize Hızır Aleyhisselâmı daha göstermeyecen mi Hacı Babam? diye sitem etmeye kalkınca, Ahmed Ağa: - Size de aşk olsun hay guzum! Kapınıza gelen Hızır'ı kovarsınız, ondan sonra da gelir bize sitem yaparsınız! demiş. Kaymakam şaşkınlık içinde: - Ne demek o? Ne zaman geldi Hacı Babam? diye sorunca, Ahmed Ağa: - Ramazanın son günlerinde, siz sofrada beklerken kapınıza bir Biseci geldi mi? - Geldi? - Devesinin semerindeki katran küplerine dikkat ettin mi, semere bağlı mıydı, değil miydi? - Ben bu tiryaki kafasıyla nerden dikkat edecem ona Hacı Babam? - İçeceksen sen iç cigarayı oğlum! Cigara seni içmesin!... Hem sen nasıl bir Hızır bekliyordun? Yakası kartlı, kravatlı birini mi bekliyordun? Kolalı gömlekli, ütülü pantolonlu birini mi bekliyordun? Neyse... Gördün işte gayrı... Görmedim diyemezsin! Kaçırdın ammaa, gördün işte yine de... demiş ve teselli etmiş Kaymakamı, Ahmed Ağa, ama.... Kaymakam epey eyvah çekmiş tabiii.. O Kendini tanıttı Kânûnî, bir gün kayıkla Boğaz’da gezmeye çıkmıştı. Ortaköy hizâsına gelince kıyıya yanaşıp, bir adam göndererek Yahyâ Efendiyi çağırttı. O da yanında bir ahbâbı ile gelip kayığa bindiler. Birlikte giderlerken, Yahyâ Efendinin ahbâbı, devamlı olarak Kânûnî’nin parmağında bulunan çok kıymetli bir yüzüğe bakıyor ve bu bakış dikkati çekiyordu. Kânûnî bu hâli farkedince, parmağındaki o kıymetli yüzüğü çıkarıp; -Siz gâliba, bunu merak ettiniz, alıp daha yakından, bakıp inceleyiniz, dedi. O zât yüzüğü aldı. Evirip çevirdikten sonra, denize atıverdi. Yahyâ Efendi hâriç, kayıkta bulunanlar çok hayret ettiler. Biraz sonra o kişi inmeği arzu etti Bir müddet gittikten sonra, o zât inmek istediğini bildirince, Pâdişâh kayıkçıya; -Kıyıya yanaş,dedi. Kayık kıyıya yanaştı. O zât, ineceği sırada denizden bir avuç su alıp Sultana uzattı. Avucunda biraz önce denize attığı yüzük vardı. Yahyâ Efendi hâriç, kayıkta bulunan herkes, yine çok hayret ettiler. Kânûnî, elini uzatıp yüzüğü alınca, o zât birdenbire gözden kayboluverdi. Kânûnî, Yahyâ Efendiye dönüp; -Ağabey, ne oluyor, bu olanlar nedir ki? dedi. O da; -Efendim gördüğünüz, Hızır aleyhisselâm idi, dedi. Bunun üzerine Kânûnî; -O hâlde, bunu ne için, daha önce demediniz, bizi niye tanıştırmadınız?” deyince, Yahyâ Efendi; -O kendini, tanıttı hükümdârım, lâkin siz tanımakta, geç kaldınız hünkârım, buyurdu.
__________________
Forumun En ii Cs Cfg Sini İndirmek İçin Tıkla (: TıkLa ! Bir Teşekkürü Cok Gormeyin (: Why So SeriouS ? ![]() |
|
![]() |
![]() |
![]() |
Etiketler |
bekliyordun, bir, hizir, nasil |
|
|