Kalkolitik Çağ (Bakır Taş Çağı)
Dönem: MÖ 5000-3000 Diğer adları: Maden Taş Çağı

Kalkolitik Çağ
Adını taşın yanısıra bakır kullanımından da alan Kalkolitik Çağ

kültür tarihinde ilk ön kent kültürlerinin başladığı dönem olarak bilinir. Yeni veriler

madenin ilk işlenmesinin Neolitik Çağ'ın Çanak Çömleksiz evresinde başladığını ortaya koymuşsa da

kullanımının çeşitlenmesi ve yaygınlaşması bu dönemde gerçekleşmiştir. MÖ yaklaşık 5.000-3.000 yılları arasına tarihlenen Kalkolitik Çağ

İlk

Orta ve Son olmak üzere üç aşamada incelenir.
Gelişkin tarım ve hayvancılık

insanın sosyal yapısındaki değişimleri giderek çabuklaştırmıştır. Yöneticiler

din adamları

çeşitli zanaatçılar gibi farklı grupların yanısıra anıtsal mimari

savunma ve sulama sistemleri

uzak mesafe ticareti ile lüks/prestij maddelerinin ticareti gelişmiştir. Bu gelişim sonucu

Anadolu'da

söz konusu çağ yerleşme yerlerinin sayısının 852'ye ulaştığı görülür. Önemli merkezler arasında

batıdan doğuya

Bakla Tepe (İzmir)

Liman Tepe (İzmir)

Hacılar (Burdur)

Beycesultan (Denizli)

İkiztepe (Samsun)

Alişar (Yozgat)

Domuztepe (Adana)

Yumuktepe (İçel) Arslantepe (Malatya)

Değirmentepe (Malatya)

Girikihaciyan (Diyarbakır) sayılabilir.
Erken Kalkolitik
Geç Neolitik dönemde yaşanan yangınlardan sonra ileri üretici dönem denen Kalkolitik dönem başlamıştır. Bu dönemin en önemli özelliği taş aletlerin yanısıra bakırın da kullanılmaya başlamasıdır. İkinci belirgin özellik ise özgün bezemeli kaplardır. Kalkolitik Çağın ilk evresi olan Erken Kalkolitik’te nüfus artışıyla birlikte yerleşim yerlerinde de bir artış görülmektedir. Önemli yerleşim yerleri arasında Hacılar

Kuruçay

Can Hasan

Köşkhöyük

Yümüktepe

Tülintepe

Norşuntepe

Korucutepe

Samsat ve Tilkitepe sayılabilir.
Geç Kalkolitik
İkinci evreyi oluşturan geç kalkolitik dönem kabaca M.Ö. 4. Bine tarihlenir. Anadolu bu dönemde büyük olasılıkla Boğazlar üzerinden gelen göçlere sahne olmuştur. Buna bağlı olarak nüfus artmış ve yeni yerleşim yerleri ortaya çıkmıştır. Artık Anadolunun bütününde homojen bir kültürden söz etmek söz konusu değildir. Göçlerle gelen etkiler sonucu eski ince kap formlarının yanında onlardan tümüyle farklı

siyah zemin üzerine beyaz boya ile yapılmış çizgilerle bezenmiş yeni kap çeşitleri ortaya çıkmıştır. Daha önceki gerçekçi Anatanrıça figürinlerinin aksine son derece soyut

fakat yine Anatanrıçayı ifade eden

mermerden yapılma idoller yaygınlaşmıştır. Küçük kutsal alanlardan başka ortak tapınaklar bulunmamaktadır. Genel olarak sadece bebekler ev içlerine gömülmüştür. Yetişkinler ise yerleşim dışına gömülmektedir. Halk tarım ve hayvancılıkla yaşamını sürdürmekte

zaman zaman avcılık ve balıkçılıkta yapmaktadır. Maden kullanımıyla ilgili olarak ticaret oldukça yaygınlaşmıştır.