Yay Hayattir, Ok Niyet, Hedefte AmaÇtir!
 

Yay hayattir:
Bütün enerji ondan gelir. Ok bir gün mutlaka terk edecektir.
Hedef ise uzaklardadir. Ama hayat her zaman sizin yaninizda kalir, bu yüzden
ona nasil iyi bakacaginizi bilmeniz gerekir. Durgun kalacagi dönemlere
ihtiyaci vardir -her daim kusanilmis ve gerilmis halde tutulursa gücünü
kaybeder. Bu yüzden gücünüzü tazeleyebilmek için dinlenmeyi kabul
etmelisiniz. Böylece yeniden yayi germek için asildiginizda gücünüz eksiksiz
olur.

Yayin bilinci yoktur:
O okçunun elinin ve arzularinin bir uzantisidir.
Öldürmeye ya da düsünmeye hizmet eder. Bu yüzden her zaman amacinizi net
olarak belirleyin.

Yay esnektir ama yine de onun da sinirlari vardir. Kapasitesinin ötesinde
herhangi bir girisim onu kiracak ya da onu tutan elleri tüketecektir. Bu
durumda yayin yani sira kendi bedeninizden de size verebileceginden
fazlasini talep etmeyin. Ve unutmayin, bir gün yaslilik zamani gelecek -bu
bir lanet degil bir nimettir.

Yayi zarifçe gerin, her iki tarafin da kendine düsen payi gerektigi biçimde
yapmasini saglayin, enerjinizi bosa harcamayin. Bu sayede yorgun düsmeden
pek çok ok atabilirsiniz.

Ok
Ok sizin niyetinizdir. Yayin gücünü hedefin tam ortasina baglayan araçtir.

Niyetimiz her zaman son derece net, açik ve iyi dengelenmis olmalidir.

Ok bir kez yaydan ayrildi mi artik asla geri gelmez, bu yüzden sürece
müdahale etmek -oka yön verecek hareketler dogru ve düzgün olmadiginda- sirf
ok gerilmis ve hedef bekliyor diye eski kafali bir sekilde hareket etmekten
daha iyidir.

Sizi durduran tek sey hedefi tutturamamak korkusu ise bu durumda niyetinizi
açikça göstermekten çekinmeyin. Dogru hareketleri yerine getirin ve elinizi
açip yayin telini birakin, gerekli adimlari atarak girdiginiz mücadele ile
yüzlesin. Hedefi vurmayi basaramasaniz bile bir dahaki sefere daha iyi nisan
almaya muktedir olacaksiniz.

Eger hiç risk almazsaniz bir dahaki sefere neleri degistirmeniz gerektigini
asla bilemezsiniz.

Hedef
Hedef ulasilmak istenen amaçtir.

Sizin tarafinizdan belirlenir. Izlenen yolun güzelligi de iste burada yatar:
Asla bahaneler uydurmaya ya da rakibinizin daha güçlü oldugunu söylemeye
hakkiniz yoktur. Çünkü hedefi seçen sizsiniz ve tüm sorumluluk size ait.

Eger hedefinizi bir düsman olarak görürseniz belki iyi bir atis
yapabilirsiniz ama kendinizi gelistirmeyi asla basaramazsiniz. Tüm hayatiniz
boyunca okunuzu, kagittan ya da tahtadan yapilmis, anlami olmayan seylerin
ortasina atmaya çalisirsiniz. Ve diger insanlarla bir araya geldiginizde
hayatta hiç ilginç ya da heyecanli bir sey yapmadiginizdan yakinirsiniz.

Iste tam da bu yüzden bir amaç belirlemeniz gerekir, ona ulasmak için
elinizden gelenin en iyisini yapmali, ona saygiyla ve önemseyerek
bakmalisiniz: Onun sizin için anlamini ve onun için ne kadar çaba, egitim ve
sezgi harcadiginizi iyi bilmelisiniz.

Hedefinize nisan alirken sadece ona odaklanmayin, onun çevresinde olup biten her seyi de görün; çünkü ok firlatildiginda, rüzgâr, agirlik, uzaklik gibi
kolay kolay hesap edemeyeceginiz etkenlerle karsilasacaktir.

Bir amaç sadece insan ona ulasmayi hayal edebildigi sürece vardir. Onun
varligini gerçek kilan insanin tutkusudur, aksi taktirde amaç ölü bir sey,
uzak bir hayal, tatli bir düs olur.

Ve tipki niyetin bir amaca ihtiyaç duydugu gibi, amaç da bir insanin
niyetine ihtiyaç duyar. Çünkü varligina anlam veren sey budur; bu sayede o
artik sadece bir düs degil, bir okçunun dünyasinin merkezidir.