|
![]() |
#1 |
![]()
Evrim karşıtı kesim boş bir çabayla evrim teorisini çürütmeye çalışır bilindiği gibi. Fakat bu teoriyi yıkmakla (bunu yapılabilseler bile), bir "zeki tasarımcı" spekülasyonunu kanıtlamış olmadıklarını göremezler bir türlü.
Hele de bir adım daha ileri gidip, bunun kendi "zeki tasarımcı" spekülasyonlarını (örneğin islam) kanıtladığını düşünmeleri akıl yürütmelerindeki birbaşka tutarsızlıktır. Nitekim, insan dayanaksız bir spekülasyon kabul etmeye razı olsa bile ortadaki onca seçenek arasında kaybolup giderdi. Bugün UFO fanatiklerinden tutun, reenkarnasyona veya bir ton metafizik saçmalığa dayanan bir sürü "kült"ler, yeni çağ dinleri ve inanç sistemleri mevcuttur. Bir de bunlara zaten asırlardır mevcut olan üç büyük dini ve onların alternatifi olan, çeşitli toplumların inandığı diğer dinleri (totemci dinlerden tutun, naturalist dinlere, budizm�den tutun, hinduizm�e kadar) de eklersek kişi bunca seçenek arasında kaybolup giderdi. Diğer dinlerin varlığıyla ilgili ortaya konulan bu argümanlar için ise genellikle verilen cevaplarda teist kesim diğer dinlerin hoşlanmadıkları ya da paylaşmadıkları inançlarından bahsederler. Örneğin derler ki Musevilik sadece yahudilere açıktır, kabul edemem. Hinduizm kölecidir kabul edemem. UFO fanatiklerinin taptıkları (uzaylılar) sonsuz güçlü değildir, sonsuz güçlü olmayan bir tanriyi kabul edemem, vs. Fakat buradakı mantık saçmalığını bir türlü göremezler. Tümünün dayanaksız spekülasyon olmasından rahatsız olmazlar da, seçimlerini hangisinin kendilerine daha uygun olduğuna göre yaparlar. Ya da hatta yaptıkları bu bile değil. Hangisinin kendilerine daha uygun olduğuna veya hangisini kabul etmeyi tercih edeceklerine bakarak, hangi inancin evrenle ilgili açıklamalarının doğru olduğuna karar verirler!? Doğruyu bulmaya değil de kendi psikolojik ihtiyaçlarını tatmine uğraştıkları çok açıktır. Temel olarak, bu tür argümanlarla teizmi kanıtladıklarını düşünenlere karşı üzerinde durulması gereken noktalar şunlardır: 1) Evrim teorisi gibi bir teoriyi çürüttüğünü zannetmek ile gerçekten çürütmek aynı şey değildir. 2) Bir teori çürütülse bile bu otomatikman baska bir teoriyi kanıtlamaz. Her teori kanıta ihtiyaç duyar. 3) Teori bile olmayan, cunku hicbir delili olmayan bir spekulasyonu dogru kabul etmek icin hicbir sebep yoktur. 4) Bir seyi "Henüz bilmiyoruz, belki ileride bilim çözecektir" demek gayet normal bir düşünce tarzıdır. Herşeyi şu anda bilmek zorunda değiliz. Bilmediğimiz birşeylerin olması dayanaksız spekülasyonlar peşinde koşmamızı gerekli kılmaz. 5) Birisi dayanaksız bir spekülasyonu kabul etmeye karar verse bile onca seçenek arasında kaybolup giderdi. Evrim karşıtı çeşitli kaynaklardaki bolca saçmalığı okuyup, evrim teorisinin çöktüğünü ve çok saçma olduğunu zannetmek sadece cahil bir yanılgıdır. Evrim karşıtı kaynakların çokluğu, özellikle ABD�deki hıristiyan fundamentalist kesimin maddi gücünden kaynaklanmaktadır. Bu tür evrim karşıtı kaynaklarda doğruyu bulma kaygısı göremezsiniz. Sadece tabularını koruma kaygısıyla motive edilmiş, kör ve cahil bir bilim düşmanlığı görürsünüz. Çünkü bu devirde artık aklı başında ve bilimi takip eden kesim için bu tabuların saçmalığı çok açık hale gelmiştir. Yaratılışçıların bu konuya bu kadar önem verip bunca yazılar yazmaları da bu konudaki korkularından ve çaresizliklerinden kaynaklanmaktadır. İLK CANLI OLUŞUMU - Nasa deneyi, anlarsanız buyrun okuyun Baska bir bulgu'da Cyril Ponnamperuma'nin NASA'nin laboratuarlarinda gerçeklestirdigi deneyler üzerine, organik maddenin daha ziyade okyanuslarin dibinde toplanacagidir; bu da daha oksijensiz ortamlar anlamina gelir. 1963'de Ponnamperuma ve Calvin'in Berkeley'deki lineer akselatörlerde gerçeklestirdigi deneye göre, beta partikülleri, amonyak, su buhari, metan'a çarptirildiklarinda yine apparat'in dibinde organik maddeler olusmustur. Metan, amonyak ve su 2000 angstrom dalga boyunun altinda dissosiye olabilirler; bu nedenle ultraviole isinlariyla yapilan tüm deneyler basarili olmamistir. Arastiricilar baska enerji kaynaklari aramislardir. Isi da tek basina bazi organik bilesiklerin olusmasi açisindan etkili olabilmektedir. Örnegin volkanik ortamlari taklit eden deneylerde, metan ve amonyak, 1000 C gibi sicakliklarda parçalanip, amino asitleri ve hidrokarbonlari olusturabilmektedir (*). Ayrica 1960-1980 arasindaki diger arastirmalar baska amino asitlerin, karbonhidratlarin, pürinlerin, primidinlerin, kendi kendine primordial (ilk) atmosfer kosullarinda, farkli enerji kaynaklari etkisinde olusabilecegini kesinlestirmistir. Bilindigi üzere canlilarin hangi aminoasitlerden veya bilesimlerden yapilacaginin yapisal bilgisi DNA'da kodlanmistir. Ökaryotlarda, mRNA, DNA'dan aldigi bilgiyi, hücre içinde ribozomlara iletip, protein sentezi yaptirmakla sorumludur. Ama genetik bilgiyi RNA'nin tasidigi durumlarla da karsilasilmistir; ama RNA, DNA gibi kendini esleme, kopyasini yaratma yetenegine sahip degildir. Ilk canlilarda 2.5-3 milyar yil önce genetik bilginin primordial RNA ile tasindigi sanilmaktadir. Eger DNA ve RNA belli okyanus kosullarinda olusabilirse, zaten amino asitlerin de olusabildigi bilindigine göre, ilkel yasam kolaylikla milyonlarca yil içinde, entropiyi bozmadan, en ideal minumum enerji kosullarina göre, çevre ile enerji alisverisi içinde olusabilir. DNA (deoksiribonükleik asit) temelde dört bazin (adenin, guanin, sitozin ve timin) deoksiriboz isimli seker molekülleri ile birbirine farkli dizilerle siralanmasindan olusmustur. RNA (ribonükleik asit) 'da timinin yerini urasil alir, seker riboz'dur. Juan Oro , Houston Üniversitesinde, ammonyum siyanidi isitarak adenin elde edebilmistir. Hidrojen siyanid zehirli bir bilesiktir, kuyruklu yildizlarin tayflarinda fazla miktarda gözlenmistir, hidrojen siyanid'in bulundugu yerde ammonyum siyanit de bulunabilir. Ayrica primordial atmosferde de vardi. Ponnamperuma tarafindan metan ve amonyak, beta partikülleri ile isinlaninca, adenin olusmustur. Diger pürinlerin ise primordial atmosfer ve denizde kendi kendine var olup olamayacagi konusunda tartismalar vardir. Salk Institute'den Leslie Orgel, metan ve nitrojen'e elektrik akimi uyguladiginda, Siyanoasetilen, elde etmistir. Siyanoasetilen, primordial ortamda bulunan üre ile isitildiginda sitozin olusmustur. Son yillarda (1997-1998) yapilan ve 4 milyar yil önceki atmosfere daha farkli tahminlerle yaklasan kosullar altinda diger nükleotidlerin de kendi kendine olusabilecegi ortaya çikmistir veya Hale-Bopp'da gözlendigi üzere, uzaydan gelebilme olasiligi mevcuttur (**). Formaldehid'ten, sekerlerin ön maddelerinden biri olan glikoaldehit'in olusabilecegi de laboratuarda 1970'li yillarda gösterilmistir. Ponnamperuma ve Gabel, pentozlari ve heksozlari (bes karbonlu veya alti karbonlu sekerler) primordial atmosfer kosullarinda elde etmislerdir (*). Nükleik asitler kendi kendilerine ilk primordial RNA'yi yapabilmislerse, yasamin kendi kendine olusup olusamayacagi sorunu o noktada çözülür. |
|
![]() |
![]() |
Etiketler |
evrim, teorisi |
|
|