Geri git   CurcunaForum.Org > Kültür - Sanat - Tarih - Eğitim ve Uzay > Dersler / Ödev > Felsefe - Psikoloji
Kayıt ol Yardım Topluluk

Yeni Konu aç  Cevapla
 
LinkBack Seçenekler Stil
Alt 11-01-2007   #1
Profil
Üye
Avatar Yok
 
Üyelik tarihi: Mar 2007
Mesajlar: 907
Üye No: 114

Seviye: 26 [♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥♥ Bé-Yêu ♥]
Canlılık: 0 / 646
Çekicilik: 302 / 34178
Tecrübe: 87

Teşekkür

Teşekkürler: 0
0 Mesajina 0 Tesekkür Aldi
Rep
Rep Puanı : 753
Rep Gücü : 26
İtibar :
SAMSUN is a splendid one to beholdSAMSUN is a splendid one to beholdSAMSUN is a splendid one to beholdSAMSUN is a splendid one to beholdSAMSUN is a splendid one to beholdSAMSUN is a splendid one to behold
Olguculuk

Felsefede olgularla desteklenen ya da olgularla ilgili verilere dayanan bilginin tek sağlam bilgi türü olduğu görüşü. Dar anlamıyla August Comte 'un felsefesi için de kullanılır.


Genel çizgileriyle Olguculuk, deney konusu edilebilecek olgularla ilgili, yani en geniş anlamıyla bilimsel bilginin sağlam bilgi olduğunu vurgular. Bunun dışında, olgucuların çoğu mantık ve matematik gibi bilgi türlerinin varlığını kabul eder, ama bunların içeriksiz olduğunu ileri sürerler. Olguculuğun en temel özelliğiyse, geleneksel felsefe görüşlerini, olumsuz bir anlam yüküyle "metafizik" olarak niteleyerek karşı çıkmasıdır. Comte 'dan bu yana "metafizik" nitelemesi insanlığın geride bıraktığı bir aşamayla ilgili, geçerliliğini yitirmiş, yerini "pozitif" bilimlere bırakmış bir bilgi türünü çağrıştırır.


Olguculuk tarihsel olarak, Avrupa'da Aydınlanma'nın ve yeniçağ bilimlerindeki önemli gelişmelerin bir sonucudur; felsefe geleneği olarak, Eski Yunan Sofistlerine ve 3. yüzyıl Latin düşünürü Sextus Empiricus 'a değin uzanır. Daha yakın kökleri ise, İngiliz Deneyciliğine ve Fransız Ansiklopedistleri’ne dayanır. Comte'a göre insanlık tarihinin üç aşamalı zihinsel gelişiminde her aşama bir öncekine göre daha ileri ve gelişmiştir. İnsanlık başlangıçta açıklamaların doğaötesi güçlere göre yapıldığı dinsel bir aşamadadır. Izleyen metafizik aşamada açıklamalar gene olgulardan uzak bazı kavramlara dayandırılır. Üçüncü aşamada ise insanlar doğru bilginin gerektirdiği gibi, açıklamak istedikleri olguları gene bu olgulardan elde ettikleri verilere dayandırmayı öğrenirler; işte bu sonuncusu pozitif aşamadır. Comte bu süreci bir insanın çocukluktan yetişkinİiğe geçiş aşamalarına benzetir.

Comte ile yakın ilişkileri olan John Stuart Mill İngiliz Deneycilik okulunun da etkisiyle Olguculuğun bilgisel ve mantıksal yanlarını geliştirmeye çalıştı. İngiltere'de Olguculuğun bir başka temsilcisi olan Herbert Spencer yaklaşımında Darwin 'in evrim kuramına da yer verdi. Olguculuk bundan sonra daha çok Almanya ve Avusturya'da gelişti. Viyanalı fizikçi ve düşünür Ernest Mach , İngiliz filozof David Hume 'un görüşlerinden yola çıkarak bütün bilginin dolaysız olarak deney yoluyla duyu verilerinden elde edilen ö elerden oluştuğunu öne sürdü. Mach'ın, bilgi kuramlarının değişebildiği, ama temel olguların değişmediği düşüncesini sonraki birçok olgucu da benimsedi. Alman düşünür Richard Avenarius ise biyolojik temelli bir bilgi felsefesi geliştirerek algılanabilir bir nesnenin, algıya açık niteliklerinin toplamından başka bir şey olmadığını savundu. Şeylerin temelinde yatan bir töz olduğu düşüncesini eleştirerek Deneycilik ile Olguculuğu birleştirmeye çalıştı. Olguculuk bu gelişme döneminden sonra, özellikle de simgesel mantığın hızla yaygınlaşmasının etkisiyle güçlendi. Charles Sanders Peirce ve William James gibi mantığa da ağırlık veren ABD'li pragmatistlerin görüşlerindeki yakınlıklar sayesinde daha da yaygınlaştı. Gerektirdiği mantıksal sistem de Olguculuğa yakınlığı olan Bertrand Russell gibi birçok düşünür tarafından işlenerek olgunlaştırıldı.

Bütün bu gelişmeler Mach 'ın etkilerinin sürdüğü Viyana'da, "Viyana Çevresi" adıyla da bilinen Mantıksal Deneycilik ya da Mantıksal Olguculuk akımıyla sonuçlandı. Bu akım, özellikle II. Dünya Savaşı sonrasında Anglosakson ülkelerde çok güçlenerek hemen bütün akademik felsefe kuruluşlarına egemen oldu. Buna karşılık başta Viyanalı düşünür Ludwig Wittgenstein olmak üzere, önceleri Olguculuğu benimseyen Karl Popper ve Thomas S. Kuhn gibi bazı düşünürler getirdikleri temel eleştirilerle Olguculuğun etkisinin azalmasına neden oldular.

Günümüzde Olguculuk tıpkı Deneycilik gibi, yaygın gücünü büyük ölçüde yitirmiştir. Bilimsel bilgiye duyulan koşulsuz güven kırılmış, bilim dışında başka sağlam bilgi yollarının araştırılmasına duyulan ilgi yeniden canlanmıştır. Olguculuğun günümüz felsefesine kalıcı katkılan arasında, sağlam ve tutarlı bilgi ülküsü ile bilimsel açıklamaların ortak bir temelden türetilmesi gereği sayılabilir.
SAMSUN is offline SAMSUN isimli üyenin yazdığı bu Mesajı değerlendirin.   Alıntı ile Cevapla
Cevapla

Etiketler
olguculuk


Yetkileriniz
Konu Acma Yetkiniz Yok
Cevap Yazma Yetkiniz Yok
Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
Mesajınızı Değiştirme Yetkiniz Yok

BB code is Açık
Smileler Açık
[IMG] Kodları Açık
HTML-Kodu Kapalı
Trackbacks are Açık
Pingbacks are Açık
Refbacks are Açık


Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 05:59.


Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.