![]() |
Sinyal Vermediniz
Sinyal Vermediniz Temel, bir gün arkadaşına telefon etmiş.Karşısına sekreter çıkmış. Temel : '' Pen teleseçretere nok pirakacaktum. "Notunuzu bana bırakabilirsiniz" demiş sekreter kız. Temel uzunca bir süre beklemiş.Ses çıkmamış. Hala bir şey söylemediniz diye sekreter sorunca Temel'in cevabı: -Sinyal vermedinuz da! |
James Bond
James Bond Temel İngiltere'ye gitmiş, James Bond'la tanışıyor: - Bond, James Bond. - Mel, Te Mel |
Uçan İnekler
Uçan İnekler Temel ve Dursun bir ağacın altında oturuyorlar; birden üstlerinden kocaman şeyler geçmeye başlıyor. Dursun bir bakıyor inekler uçuşuyor havada, yanlış gördüğünü zannedip bir daha bakıyor... Fakat aynı şey gerçekten inekler uçuyor. Bunu heyecanla Temel'e söylüyor dürterek. Ama Temel oralı bile değil, gayet sakin : -Herhalde yuvaları buralarda biryerdedir. |
Pencere Kenarı
Pencere Kenarı Babası öğrenci Temel'e soruyor: - Aslan oğlum nasıl sınıfta durumun ? Temel : -Haçan çok eyidur babacuğum, pencere kenari |
-Yazılar
TESADÜF BU YA! Kopenhag'da bir genç doğum kliniğine girip da*nışmaya başvurdu: — 48 numaralı odada yatan genç kızla görüşmek istiyorum. Nöbetçi hemşire sordu: Hay hay! Siz nesi oluyorsunuz hastanın? Ben mi? Erkek kardeşi? Bu sırada hemşirenin yanında duran hanım hemen atıldı: — Öyle mi? Çok memnun oldum tanıştığımıza. Ben de annesiyim... |
EVLİLİĞİN BÖYLESİ
Nasrettin Hoca evlen* meye niyetlenir. Eş- dost bir hatuncağızı öve öve göklere çıka* rırlar. Şöyle huylu! Böyle soylu! — Dünyalar güzeli... Hoca'nın gönlünü çelerler. Evlenirler. Zifaf gecesi yüz görümlüğünü veren Ho* ca, gelinin duvağını kaldırır. Aman Allah'ım! Çirkin bir gelin. Gelin hanım, kocasına sadakatini göstermek için: — Hoca efendi, akrabalarından kime görüneyim, ki* me görünmeyeyim? diye sorar. Hoca şaşkın: — Aman hatun, bana görünme de kime görünürsen görün... der. |
GEZGİN
Hoca'nın hanımı çok gezermiş. Düğün-dernek, bayram-seyran... dolaşırmış. Hoca'nın dostları: — Hocam, yenge biraz çok do* laşmıyor mu? derler. Ne de olsa hatunu. Hiç laf söy- letir mi Hoca... Hiç sanmıyorum, der ve ekler: O kadar dolaşsaydı, bazen bize de uğrardı... |
EŞEK BAŞI
İstanbul'a yeni gelen köylü, ku* yumcu dükkânının vitrinini merakla inceliyordu. Kuyumcunun çırağı, onunla alay etmek için: Hemşerim, dedi, ne bakıyor* sun öyle? Hiç... Bu dükkânda ne satılır diye merak ettim de... Çocuk güldü: Eşek kafası satılır. Allah versin... Alışverişiniz yolunda olmalı... Nereden bildin, dayı? Baksana, koca dükkânda seninkinden başka kal* mamış! |
NEYİ GÖRMEMİŞ
Şoför kullandığı taksiyle "Sağa dönülmez işaretine rağmen sağa saptığı sırada trafik polisinin keskin keskin çalan düdük sesiyle birden yavaşladı, sonra yolun kenarına çekilerek durdu. Trafik polisi, sağ elinde zin- cirden tuttuğu düdüğü sallaya sallaya yürüyerek tak* sinin yanına geldi, sert bir sesle sordu: — Levhayı görmedin mi? Şoför, kabahatli olduğunu kabul etmenin rahatlığı içinde itirafta bulundu: — Görmesine gördüm de sizi görmedim... KILÇIK Sınıfta öğretmen insan iskeletini göstererek sordu: — Bunun ne olduğunu söyleye*bilir misin Salim? dedi. Karadenizli Salim hemen cevapladı: — İnsan kılçiğidür öğretmenim... |
YAG SORUNU
Akıl hastanesine, kendisini ziyarete gelen arkadaşına dert yandı: Sorma dostum... Motora meraklı olduğum için getirip buraya tıktılar beni. Allahaşkı- na, sen araba sevmez misin? Severim. — Zeytinyağlısından mı hoşlanırsın, tereyağlısından mı? |
Tüm Zamanlar GMT +3 Olarak Ayarlanmış. Şuanki Zaman: 18:29. |
Powered by vBulletin® Version 3.8.5
Copyright ©2000 - 2025, Jelsoft Enterprises Ltd.