![]() |
#11 |
![]()
KAHRAMANLIK
Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir, Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir. Ölmezliği düşünmek boşuna bir emektir; Kahramanlık; saldırıp bir daha dönmemektir. Sızlasa da gönüller düşenlerin yasından Koşar adım gitmeli onların arkasından. Kahramanlık; içerek acı ölüm tasından İleriye atılmak ve sonra dönmemektir. Yırtıcılar az yaşar... Uzun sürmez doğanlık... Her ışığın ardında gizlidir bir karanlık. Adsız sansız olsa da, en büyük kahramanlık; Göz kırpmadan saldırıp bir daha dönmemektir. Kahramanlık ne yalnız bir yükseliş demektir, Ne de yıldızlar gibi parlayıp sönmektir. Bunun için ölüme bir atılış gerekir. Atıldıktan sonra bir daha dönmemektir... Hüseyin Nihal ATSIZ __________________ |
|
![]() |
![]() |
![]() |
#12 |
|
![]()
KAHRAMANLARIN ÖLÜMÜ (İTHAF)
(Şehit Tayyareci Kurmay Yüzbaşı KÂMİ'nin büyük hâtırasına) Gerilir zorlu bir yay Oku fırlatmak için; Gece gökte doğar ay Yükselip batmak için. Mecnûn inler, kanını Leylâ'ya katmak için. Cilve yapar sevgili Gönül kanatmak için. Şair neden gam çeker? Şiir yaratmak için. Dağda niçin bağrılır? Feleğe çatmak için. Açılır tatlı güller Arılar tatmak için. Göğse çiçek takılır Solunca atmak için. Tanrı kızlar yaratmış Erlere satmak için. İnsan büyür beşikte Mezarda yatmak için. Ve........................ Kahramanlar can verir Yurdu yaşatmak için... Hüseyin Nihal ATSIZ |
![]() |
![]() |
![]() |
#13 |
|
![]()
TÜRKİSTAN İHTİLALCİLERİNİN TÜRKÜSÜ
Ey, Türkistan, şanlı ülke, güzel anayurt! Bir gün gelir kaldırırız yine bayrağı; İçimizden elbet çıkar yeni bir Bozkurt, Yabancıdan geri alır kutlu toprağı... Küçük kuşlar bize hergün şöylece çiler: Ey ölümle el sıkışan ihtilalciler! Size der ki gökten inen kutsi elçiler! Siz buldunuz ebediyet denen kaynağı... Biz, mezarsız ölüp giden genç atsızlarız; Yaramızı suyla yıkar, otla sararız; Kimsemiz yok, fakat gönüllerde biz varız, Bize şefkat sunmaz hiçbir kadın dudağı... Bak Timur’un, Gültekin’in ruhu ne diyor: Şanlı günler şimdi efsane diyor, İt canlı rus vatanını soyuyor, yiyor, Ey, büyük Türk haydi artık kaldır sancağı! Mazideki zaferlerden kalmadı bir iz; Döktüğünüz kanlar oldu bir deniz... Birgün elbet yeni baştan birleştiririz: Türkmen, Kırgız, Uygur, Başkurt, Özbek, Kazağı. Hüseyin Nihal ATSIZ |
![]() |
![]() |
![]() |
#14 |
|
![]()
VARSAĞI
Erlik günü geldiğinde Yiğitlere şan görünür. Yığın yığın harcanmağa Nice yüz bin can görünür. Kopunca bir büyük savaş Er tez gider, korkak yavaş. Yüreksize akçayla aş, Erlere meydan görünür. Bir gün olur yılda, ayda Birleşiriz hep Altay’da. Güz ayında, kurultayda Başı börklü han görünür. Atsız der ki: Ne var canda? Yatarız taze çimende. Rus’un adı her geçende Gözlerime kan görünür. Hüseyin Nihal ATSIZ |
![]() |
![]() |
![]() |
#15 |
|
![]()
YARININ TÜRKÜSÜ
Arkadaşlar, haydi artık saflar dizilsin! Uzak, yakın ufuklardan koşup gelerek Belde çelik kılıç, içte çelikten yürek Taşıyanlar saflardaki yerini bilsin! Bir çığ gibi yürüyelim gözler ilerde; Keder, elem her ne varsa geride kalsın! Tehlikeler duman gibi tüterken yerde Arkadaki her düşünce sönüp ufalsın. Kahramanlar yürür gider ölüme karşı, Bir sevgili gibi onu basar bağrına! Bak, uzaktan çalınıyor bir zafer marşı, Yürüyelim şu doğmakta olan yarına... Sen ne kadar güzel şeysin, ey şanlı ölüm! Bizim bütün talihimiz sende saklıdır. Ey dünyada her yiğite nişanlı ölüm, Zevki sende arayanlar elbet haklıdır. Köprüköy'den, Pilevne'den gelen ses nedir? Çanakkale şehitleri dirildiler mi? Çocuklarda yeni doğan bu heves nedir? Kocamışlar bir sır için gençlik diler mi? Saflarımız seyrelse de yine ileri!.. Düşenlerin kanlarından doğar bir şafak! Haydi sarssın yeri, göğü cenk türküleri; Kanımızla burda yarın güller açacak. Hüseyin Nihal ATSIZ |
![]() |
![]() |
![]() |
#16 |
|
![]()
TÜRKÇÜLÜK BAYRAĞI
Türk duygusu her Türkçüye en tatlı kımızdır; Türk ülküsü candan da aziz bayrağımızdır. Bayrak ki onun gölgesi Bozkurtları toplar; Bayrak ki bütün kaybedilen yurtları toplar. Nerden geliyor? Tanrıkut'un ordularından! Lakin bize bir beyt okuyor kutlu yarından: Darbeyle gönüllerde yatan ülkü silinmez! Atsız yere düşmekle bu bayrak yere inmez!... Hüseyin Nihal ATSIZ |
![]() |
![]() |
![]() |
#17 |
|
![]()
SONA DOĞRU
Bilsin cihan ki ben bu cihanın nesindeyim: Bir ülkünün mehabetinin zirvesindeyim. Dünya denen mezellete dalsın her isteyen; Ben ırkımın şeref taşan efsanesindeyim. Herkese bir özleyişle yaşar... Ben de öylece Altaylar'ın ve Tanrıdağ'ın çevresindeyim. Merdanelikle şöyle bakıp ayrılıklara Son menzilin hüzün dolu kaşanesindeyim. Artık veda zamanına pek fazla kalmadı; Yorgun ve kimsesiz ölümün bahçesindeyim Hüseyin Nihal ATSIZ |
![]() |
![]() |
![]() |
#18 |
|
![]()
YOLLARIN SONU
Bugün yollanıyorken bir gurbete yeniden Belki bir kişi bile gelmeyecektir bize. Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden İtler bile gülecek kimsesizliğimize. Gidiyorum: Gönlümde acısı yanıkların... Ordularla yenilmez bir gayiz var kanımda. Dün benimle birlikte gelen tanıdıkların Yalnız bir hatırası kaldı artık yanımda. Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz; Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağı'na. Halbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin Degişilir topu da bir sokak kaltağına. İster düşün... Kendini ister hayale kaptır... Uzar, uzar, çünkü hiç sonu yoktur yolların. Bakarsın aldanmışşın, gördüğün bir seraptır Sevimli bir hayale açılırken kolların. Ey doğunun alnımı serinleten rüzgarı! Ey karanlıkta bana arkadaşlık eden ay! Arzularim bir oktur, aşar ulu dağları, Düştüğü yer uzakta dilek adlı bir saray. O sarayda bulunca Tanrı'laşan erleri Artık gözüm arkaya bir daha dönmeyecek. Hepsi sussa da "Kür Şad" uzatarak elini: "Hoş geldin oğlu ATSIZ, kutlu olsun" diyecek. Hüseyin Nihal ATSIZ |
![]() |
![]() |
![]() |
#19 |
|
![]()
ATSIZ TANRIDAĞINDA
Burada başsağlığı, orada gözler aydın; İki ayrı dünyada iki ayrı tören var. TANRI katından gelen bir yüce buyruk üzre, Aramızdan ansızın çadırını deren var. Orada ecdat ruhu şadümanlık içinde Burada tamu içre gönüllerde boran var. Eksilmiş bir yanımız; çarpılmış gibiyiz hep TANRI korusun, sanki bozkurtluğa kıran var. Yukarıdan gök mü bastı; altta yer mi çöktü ne? Kimsede ağız, dil yok; gözleriyle soran var. Buradan uğurlarken onu binlerce bozkurt Orada karşılayan binlerce Alp-Eren var. O gün Tanrıdağı'nda tan ağardı çağda, Dediler Oğuz Han'ın otağına giren var. Ve Tanrı-Kut Mete'nin huzurunda Atsız'ı Kür Şad'la Kül Tigin'le diz vururken gören var. Töredir; konan göçer, doğan gün batar elbet Tanrı zeval vermesin devlet, din ve KUR'AN var. Dayanılmaz olsada Atsız'lığın acısı Ulu Tanrı'ya şükür yine soy var, Turan var. Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU |
![]() |
![]() |
![]() |
#20 |
|
![]()
Turan Dua'sı
Seni, acundan yüce tek 'var' saymışım Tanrı'm Göğe değen başımı, yere eğmişim Tanrı'm Ve gönlümde yanına çiçek koymuşum Tanrı'm Bu sevgiyi sen verdin, bu da benim nazımdır Korkak kullarca değil, erkekçe niyazımdır Ey Tanrı'm, yüce Tanrı'm Kat, gücü güce Tanrı'm Bölük bölük bölündük Sonumuz nice Tanrı'm Sensin derdi yaratan, derman olan yine sen Sensin Türk'ü yaratan, ayrı kılan yine sen Yüce dağlar birleşir, eğer ki sen 'ol' desen Dilersen kes hakkımı ekmeğimden, suyumdan Bu birlik, varlık demek esirgeme soyumdan Kapına durdum Tanrı'm Yere diz vurdum Tanrı'm Çek şu kızıl perdeyi Bir olsun yurdum Tanrı'm Tanrı'm, şerefim için, namusum, dinim için Şerefsize bilenen şerefli kinim için 'Ben' dedim ya, andolsun, sanma ki benim için Ahlaksız çarklar için, saklanmaz farklar için Şu çakal insancıklar, şu bozkurt Türkler için Açtım elimi Tanrı'm Çözdüm dilimi Tanrı'm Kabul et bu duamı Arz-ı halimi Tanrı'm Bir gece, ağlar gibi kurtlar uludu dağdan Gözlerime kan değdi, dokuz yaralı tuğdan Bir türkü, bir de ağıt kopardım eski çağdan Türküm umudum olsun, ağıdım yaram olsun Türküsüz ve ağıtsız gün bana haram olsun Bu acı beter Tanrı'm Sanmam ki biter Tanrı'm Belki benden artar da Neslime yeter Tanrı'm Bizi zulme bileyen bu kutlu güç senindir Haklı ve yiğit kılan terefli taç senindir Türk olmaksa suçumuz, bu soylu suç senindir Sanma ki bu sorgudur, sen Tanrı'sın, ben kulum Sen sabırda zenginsin, bense işte yoksulum Dört yanım soru, Tanrı'm Hepsi en zoru Tanrı'm Soruların zorundan Soyumu koru Tanrı'm Sen Tanrı değil misin, adını yargılatma Sana Tanrı deyince, dinimi sorgulatma Ya adam et bunları, ya beraber yaşatma Kanı bozuk olanlar 'Türk'üm' diyemesinler Ve Türk'ün dik başını yere eğemesinler Gökçek Tanrı'm, gök Tanrı'm Sevgisi büyük Tanrı'm İti kurda baş kılma Bu ne ağır yük Tanrı'm Şimdi beni ezenler, demek soyumu bilmez Bozgunun ardındaki mutlak toyumu bilmez Demek beni bilir de, deli huyumu bilmez Çin'de kırkbir çeriyle ihtilal yapan kimdi? Peki o uslanmaz kan hangi bedende şimdi? Şükür ki bende, Tanrı'm 'Niçin'i, sende Tanrı'm Bugünü de kutlu kıl Gözlerim dünde Tanrı'm Türkiye benim yurdum, canım kurban bu yurda Fakat bir dağ az gelir mayası hür bozkurda Kıralım şu zenciri artık ferman buyur da Sınırları bozalım, yeni baştan çizelim Kendi toprağımızda hesapsızca gezelim Bir ferman buyur Tanrı'm Dünyaya duyur Tanrı'm Türk'ü Türk'e kavuştur Var beni ayır Tanrı'm Çünkü o gün her ölen Sadece uyur Tanrı'm Ali Kınık |
![]() |
![]() |
![]() |
Etiketler |
burada, ilgili, siirleri, topluyoruz, turklukle |
|
|